Gönderi

“İki şeyden söz ediyorsun ama. Birincisi, bir hikâyeye sahip olmak ve bir başkasının, senin deyiminle bir çift gözün bu hikâyeye şahitlik etmesi." "Evet, doğru," diye onayladı Dr. Mavi. "Sahip olduğun hikâye, hayatının farklı dönemlerinde sergilediğin eylemlerin, düşüncelerinin, hissettiklerinin toplamıdır bir bakıma. Varlığın anne rahmine düştüğü andan, şu ana kadar birbiri ardına oluşan olayların bir kaydıdır senin hikâyen. Ya da hepimizin hikâyesi. Ayrıca hissettiklerimizi başka birine anlatana kadar çoğunlukla gerçekten hissettiğimiz şeyin ne olduğunu kavrayamayız. Bu yüzden insanlar birbirlerine, Yaratıcı'ya açılırlar, yaşadıklarını anlatırlar, kendilerinden bahsederler. Bunu çoğunlukla konuşarak yaparız, bazen de yazarak. En güzel yollardan biri de dua etmektir. Şunu iyice fark etmeye çalış; her şey olup bitti diye bir şey yok insan için. Olan biten belleğin deposunda tutuluyor. Orada hikâyeleştiriliyor. Sonra o hikâyeye anlam aranıyor. Hikâyelerimiz çoğunlukla bir anlam bulmak için ifşa ediliyor. Bu, insan olmanın en önemli özelliklerinden biri. Bir hikâyeye sahip olmak, hatta hikâyenin kendisi olmak. Artık şunu hissedebilirsin: Benim bir hikâyem var veya hikâyenin kendisi aslında benim!"
Sayfa 214Kitabı okudu
·
200 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.