Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

56 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
2 saatte okudu
Çöküşlerdeyim!
YouTube kitap kanalımda Bir Çöküşün Öyküsü kitabının da içinde bulunduğu kitaplık turu videomu izleyebilirsiniz: ytbe.one/yf0me602lnY Ah şu bizim burjuvazi merakımız ve hatırlanmama korkularımız. Sanki Athena Çöküşlerdeyim şarkısını yazarken tamamen Zweig'ın bu kitabına ithaf etmiş. Boşuna çökmüyoruz ki biz. Öylesine güzel çöküşlerimiz var ki bizim, yeri geliyor kaostan besleniyoruz, yeri geliyor kaldığımız çıkmazlarda bekliyoruz insanları. Ceyranda kalmış duygularımız gibi kitabın ana karakterinin baktığı o uzaktaki dumanlı tepeden, "sana" bakan pencereden her gün bakıyoruz. Bu "sen" kelimesi Zweig'ın diğer kitaplarında olduğu gibi kişisel bir anlam içermiyor. Buradaki "sen" popülerliğin ve zenginliğin verdiği bir haza sesleniş. Tamamen burjuvaziye karşı yazılmış bir monolog. Bir serenat misali, burjuvazinin kapısında onun geri gelmesini arzuyla bekleyen bir yakarış, özlem. Aklımızda kalanları olası çöküşlerimiz için silmek istiyoruz. Yapmacık heyecanlara bürünüyoruz tabii ki bunları yaparken. Bu yaşamın nasıl olacağını sorup duruyoruz her gün kendimize aynı Madame de Prie gibi. Nerelere kaçıp kurtulacağımız konusunda ikilemlerde kalıyoruz. Ama sorunumuzun dermansızlık olduğunu da biliyoruz her zaman. Athena'nın dediği gibi; "Gece soğuk ve sessiz, senden eser yok şimdi, karanlık girdabında çöküşlerdeyim." Madame de Prie'nin de 29.sayfada olan durumu gibi aynı. "Bayılıp yere yığılan kadının hem çevresi hem içi kapkaranlık oldu." İşte esas olayımız, bu yalnızlıkla ve kendimizle olan verdiğimiz savaşta içine düştüğümüz o karanlık girdabın verdiği çöküş. Sanki kalbimizin sürekli üstüne bastığı spiritüel bir lamba var ve kalbimizi ondan kaldırdığımızda hem çevremizi, hem de içimizi kapkaranlık bir hale getiriyoruz. Bu lamba ise kimisi için iman oluyor, kimisi için para oluyor, kimisi içinse kendini gerçekleştirme hırsı oluyor. Yaklaşmamasını istiyoruz bazı şeylerin. Ama kitabın ilk sayfalarından beri anlayabileceğimiz Madame de Prie'nin çöküşünün yaklaşması gibi, kimi zaman Komutan Logar bir cisim yaklaşıyor efendim, kimi zaman Necm Suresi 57. ayette bahsi geçtiği gibi kıyamet yaklaşıyor, kimi zaman o en merak ettiğimiz şehirlere, ülkelere gideceğimiz zamanlar yaklaşıyor, kimi zaman da o içimizdeki nefsin karanlık girdabının belirtileri yaklaşıyor. İşte burada da Zweig devreye giriyor yine. O girdabın içinde kelimelerden üretilmiş sörf tahtasında edebiyat denizi içerisinde okurlarını tek tek çekip çıkarıyor oradan. Bazen o yuvarlak gözlükleri ıslanıyor edebiyat denizinden gelen eleştirilerin kelimeleriyle fakat Zweig gözüyle bakmıyor ki dünyaya zaten. O tamamen yüreğiyle yazıyor yazılarını ve kalbiyle bakıyor dünyaya. Çöküyorsa da adam gibi çöküyor, intihar ediyorsa da adam gibi intihar ediyor. Öylesine güzel çöküşlerimiz var ki bizim, ruh çöküntülerimizin bir kereliğine bile olsa farkında olmamız bazen bütün hayatımıza karşı bir fener tutmamızı sağlıyor. Ruh girdabındaki o mistik çökeltilerin anlamları da yine hayatı ne kadar anlamlandırabildiğimizle kısıtlı kalıyor. Ama insanoğlu kısıtlandırmaları sevmiyor. Her daim araştırıyor, sorguluyor, yazıyor, çöküyor insanoğlu. Hem... Çöküş ya da yükseliş. Kot farklarının bir önemi var mıydı ki? Bulunduğumuz seviyeden vizyon, karakter ve yaşanmışlık olarak ne kadar değişik şeyler yaşarsak o kadar farkına varıyoruz hayatımızın sadece kendi çöküş ya da yükselişlerimizden ibaret olmadığını. Onun için de sürekli öyküler yazılıyor içimize çöken ve belki de yükselişimize sebep olabilecek bu paranoyalara. Belki de Zweig'ın yazdıklarından dolayı ruhumuz zamanın Osmanlı Devleti gibi bir çöküş devrine giriyor ruhumuzun düşmanlarından gelen o dertli oklar nedeniyle. Bakış açılarınızın gözleri önünden ellerinizi çekmenizi ve çöküşlerinizin bir öykü olabilecek nitelikte kaotik olmasını isterim. Sanırım bundan sonra en çok istediğim şey, Zweig'ın yanına çöküp onla beraber manevi çöküşlerimizin nasıl olacağını sorgulamak olurdu. İyi çöküşler dilerim.
Bir Çöküşün Öyküsü
Bir Çöküşün ÖyküsüStefan Zweig · İş Bankası Kültür Yayınları · 202176,9bin okunma
··
979 görüntüleme
Semra okurunun profil resmi
Zweig'ı tanımaya kendisinden başladım "Dünün Dünyası"adlı otobiyografik eseriyle.Ve yaşadığı dönem karşılaştığı kişiler ruh dünyasının şekillenmesinde büyük bir etkisi olmuş.Yaşadıklarını anlatırken oturdum dinledim ben de .En son kapağı kapadığımda şu cümleler döküldü ağzından"..her gölge,sonuçta bir ışığın çocuğudur.Aydınlık ile karanlığı,savaş ile barışı,yükseliş ile çöküşü yaşamış olan bir kişi,hayatı gerçek anlamda yaşamış demektir."İncelemenizi okurken bu küçük alıntıya da yer vermek istedim.Hayatı incelemenizle birleşince tadından yenmez bir hal aldı doğrusu.Başarılı incelemeniz için çok teşekkür ederim.Elinize ve yüreğinize sağlık...
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Çok teşekkürler Semra Hanım, Dünün Dünyası’nı nedense bir türlü elime fırsat geçirip de okuyamadım, umarım bir gün onu da okurum. Alıntı paylaşımınız bence yerinde ve incelemeyle de paralel oldu gerçekten. Eksik olmayın. :)
Elif okurunun profil resmi
Her ruhun karanlığında kaybolduğu sokakları adım adım dolaştığı kuytuları vardır. İnsan güneş gibi batıyor olmasa da ruhen ve bedenen bazen manen bazen fiziken yokluk ile varlık arasında gider gelir. Varlığının farkında olanlar her çöküşün ardından zamanın her an yeniden yaratılması gibi derin bir nefes alır gibi baştan başlar. Her çöküş bir başlangıçla, her başlangıç bir çöküşle birlikte varlığını muhafaza eder. İnsanların çaresizliği ve hayattan vazgecisleri üzüyor bizi ama olumlu ya da olumsuz hangi eylemin bize ne sunacağını yaşamadan öğrenemiyoruz. Ölüm dahi son ile başlangıcın tam da orta yerinde bir gerçek olmasına karşın kabullenemiyoruz. Siyah ile beyaz ya da iyi ile kötü ve çöküşlerimizin peşinden gelen yeni başlangıçlar..Hayat parçalarını bizim tasarladığımiz bir puzzle gibi. Aslolan ise bizim bu gerçeğin farkında olup olmayışımiz. İncelemeniz için teşekkürler. Bu güzel incelemeler sayesinde kitaplar hakkında ön bilgi edinmiş oluyorum bu da daha anlamlı bir okumaya dönüşüyor.
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Hatta her ruh bilinen sokaklardan gitmeyi değil de aynı insanlar gibi dolambaçlı ve keşfedilmemiş sokaklardan gitmeyi sever de diyebiliriz bir bakıma. :) Yokluk ve varlık arasında gidip gelişimiz de aslında bizim ihtiyari kader meselemizi belirler diyebiliriz. Varlığın farkında olanlar yokluğun, yokluğun farkında olanlar da varlığın özlemini çekebilir, sürekli yeni bir başlangıç edasında olabilmek için. Bence siz de daha bu kitabı okumadan bu kitabın vermek istediği amacı çoktan edindiniz Elif Hanım, içten ve derin düşünceleriniz için çok teşekkür ederim. :)
Freyja okurunun profil resmi
Bu kitabı okurken, kitabın adı geçtiğinde aklıma gelen çok sevdiğim Athena'nın bu şarkısı oluyor. Linki görünce senin de kitaba bu şarkıyı yakıştırdığını düşünmüştüm, yanılmamışım :) yine güzel inceleme olmuş, kalemine sağlık :)
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Ama cidden sözleriyle de çok uyumlu değil mi? Sadece bana mı böyle geliyor bilmiyorum ama kitap okurken bazı şarkılar resmen temasını oluşturuyor gibi bazı kitapların. Teşekkür ederim İrem. :)
İbrahim Koç okurunun profil resmi
Her seferinde beklentim, beklediğime değiyor. Kalemin dert görmesin, Oğuz :)
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Teşekkür ederim dostum. Beklediğine değiyor olması bir kenara, okuman da benim için ayrı değerli yazılarımı. Senin de yazılara değer veren kalbin dert görmesin.
1 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Elif okurunun profil resmi
Rica ederim Oğuz bey. Anlatılmak istenen manaya odaklanınca her kelime her cümle bir ışık hüzmesi gibi aydınlatıyor insan zihnini. Yeter ki nasıl anlayabileceğimizin farkına varalım. Siz de güzel anlatmışsınız çok teşekkürler.
Ebru Ince okurunun profil resmi
Çok güzel olmuş ..Yuregine sağlık
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Ebru Abla, bir aralar iyi Zweig okurdum...
1 sonraki yanıtı göster
Nurcan ünler okurunun profil resmi
Çok güzel yorumlamışsınız
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.