Roman, olağanüstü sahneleme örnekleri gösterir. Demin dediğim gibi, kişiler ve sahneler, yani mekânlar arasında bir ağ oluşur. Bu ağ o kadar düzenli işlemeye başlar ki. Bir saat. Bir saat gibi, romanın arkasından bir tıkırtı duyulur. Roman bir saat gibi çalışır. O kadar eşsiz bir ses çıkar ki. Bana kalırsa, Sefiller, Savaş ve Barış, Ölü Canlar gibi büyük romanları elimizden bırakamayışımızın nedeni bu sestir. Romanın sesi, biz okurlarda alışkanlık, hatta bir tür bağımlılık yaratır.