Gönderi

Fakat bir de geleneği çarpıtarak aktaranlar vardır. İşte bunlara çok dikkat etmek gerekir. Bunlardan en meşhurları Yahya Kemal ve Ahmet Hamdi Tanpınar'dır. Bu ikisi, Cumhuriyet döneminde özellikle muhafazakârların tevhidden uzak gelenek ve medeniyet anlayışının şekillenmesinde büyük rol oynamıştır. Yahya Kemal ölene kadar nimetini yediği tek parti döneminin yıkıcılığına hiç toz kondurmadan ve onun gazap şimşeklerini üzerine çekmeden ince bir strateji takip eder. Mesela Aziz İstanbul adlı eserinde şöyle der: “Milliyetimizin en büyük âbidesi olan Süleymaniye'de kaderin her cihetten mehib ve güzel tecellisini görmemek muhaldir.” Bir kere Süleymaniye ve medeniyetimiz, “milliyet”in eseri değildir. Her ırktan, her milliyetten, her kökenden müminlerin eseridir. Yahya Kemal böyle söyleyerek tevhidi referans olmaktan çıkarır. Tek partinin propagandasına uygun olarak “milliyet”i dinin önüne geçirir. İkinci olarak “kaderin tecellisi” der ama kadir-i mutlak olan Allah'ı zikretmez. Bu iki ismin de eserlerinde tevhid rengi yoktur. Dinden, imandan, kulluktan bahsederler ama ne düşüncelerinde, ne yorumlarında, ne sanatlarında ne de kişisel hayatlarında tevhidin bir kokusu vardır. Dayanakları çoğunlukla Fransız ve Alman yazarları, şairleri ve filozoflarıdır. Lamartine Osmanh'da iyi ve güzel şeyler olduğunu söyledi diye onlar da kendi yaşadıkları toplum olan Osmanlı'ya sempatiyle bakarlar. Kemalizm'in öldürdüklerine, “Niye öldürdün?” diye sormazlar, “Öldüler ama fena değillerdi” gözüyle bakarlar. “Medeniyet eserlerimiz iman, tevhid, kulluk eseridir” demezler, bir oryantalist gibi onlara kabuk olarak bakarlar. Bunlara edebiyat, tasavvuf ve tarih alanında yanlış ve çarpık aktarımlar ve degerlendirmeler yapan Fuad Köprülü ve Abdülbaki Gölpınarlı gibilerini de eklemek gerekir.
Sayfa 340Kitabı okudu
·
191 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.