Çekiç konuşuyor...
" Mutfak kömürü bir gün elmasa "' Neden bu kadar sertsin?" diye sordu. " Ne de olsa akraba değiil miyiz biz ?"
Son sayfadaki bu cümle kitabın eleştirel yönüne en güzel vurgulardan biriydi. Kitabın başından sonuna kadar Nietzsche vari eleştiriler birbirini izledi ve insanı oldukça düşündüren cümlelerle yaptı bunu.
İlk defa bu kitabında denk geldim ki eleştirmeyip bir de üstüne övdüğü bir yazar Dostoyevski. " Kendisinden bir şeyler öğrendiğim tek piskolog olan Dostoyevski " diyor bunu Dostoyevski duymuş olsa kesinlikle hüngür hüngür ağlardı. Taşı, kuşu, havayı herşeyi eleştiren bir yazardan böyle bir övgü duymak.
"Goethe saygı duyduğum son Almandır."
Bir de Goethe var tabi. Onun da koltuğunu kabartmaya yeterdi bu cümle.
Zevk alarak okuduğum ve okurken çakmağı, çay bardağını, kapıyı eleştirmeme neden olan piskolojik baskıyı hissettiğim kitap.
Nietzsche için kibirli deseler de kibirden ziyade kendinin farkında olan bir filozof derim.
" ben henüz kendimden daha az şey isteyecek kadar mütevazi olmadım" demesi de bu fikirde destek aldığım sözüdür. Ne güzeldir insanın kendisinin farkında olması ve bu farkı ortaya koyarken eleştirel zekasını göstermesi.
Çok yaşa Nietzsche çünkü hala fikirlerin ve derin analizlerin yaşıyor.
Eğer bir kitap bu cümleyle bitiyorsa bilmem daha neler neler söylenir " Ey kardeşlerim, bu yeni tableti sizin üstünüze koyuyorum. Sert olun!
Saygılarımla.