Gönderi

Eski Hıristiyanlık iktidara ve devlete karşı düşmanlık besliyordu. Babaya düşman olan alt sınıfların devrimci taleplerini fantezi olarak tatmin ediyordu. Üç yüzyıl sonra Roma İmparatorluğu'nun resmi dini olarak kabul edilen Hıristiyanlığın toplumsal işlevi ise bundan tamamen farklıydı. Amacı aynı zamanda hem liderlerin hem de halkın, hem yöneticilerin hem de yönetilenlerin dini olmaktı. Hıristiyanlık, imparatorun ve Mitra kültünün onun kadar yerine getiremediği bir işlevi yerine getiriyor, yani kitleleri Roma İmparatorluğu'nun mutlakıyetçi sistemi ile bütünleştirmeyi başarıyordu. İkinci yüzyıla kadar devam etmiş olan devrimci durum ortadan kalkmıştı. Ekonomik gerileme ve ortaçağ yaşanmaya başlamıştı. Ekonomik şartlar bir sosyal ilişkiler bağımlılıklar sisteminin gelişmesine yol açmış, bu sistem politik açıdan Roma-Bizans mutlakıyetçiliği döneminde zirveye ulaşmıştı. Yeni Hıristiyanlık egemen sınıfın liderliği altında ortaya çıkmıştı. Yeni dogma da kitleler tarafından değil, bu yönetici grup ve onların entelektüel temsilcileri tarafından oluşturulup formüle edilmişti. Bu değişiklikteki en önemli unsur bir insanın Tanrı haline dönüşmesi düşüncesinin yerini, Tanrı'nın bir insan haline dönüşmesi düşüncesinin almasıydı.
·
20 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.