Gönderi

Fakat onlar ölümden korkmayan, gerekirse ölmek, ama asıl yaşamak ve başarmak için ant içen insanlardır. Gizli toplantılarda bu besleyici ve yüceltici heyecanın ardından, hemen işlere dalarlar. En önemli iş, gizli gazeteyi çıkarmaktır. Bu gazete bütün Harbiye talebesine hitap etmekte, elden ele dolaşmaktadır. En şaşılacak tarafı da, idare bundan haberli olduğu halde bilmemezlikten gelmektedir. Okul müdürü Rıza Paşa iyi niyetli bir zattır. Belki mektepte böyle şeyler olduğunu gizlemek için, belki de başka bir düşünceyle işi idareye çalışır. Fakat askerî mektepler müfettişi Zülüflü İsmail Paşa, pis, adi bir hafiyeydi. Rıza Paşa'yı da saraya jurnal eder. Rıza Paşa bir arama zorunda kalır. Mustafa Kemal ve arkadaşları mektebin veteriner kısmında boş bir dershanede tam gazetenin yazılarını hazırlarken birden kapı açılır. Paşa girer. Bütün yazılar ortada serilidir: Yakalanmışlardır. Fakat paşa onlara, niçin dersleriyle meşgul olmadıkları gibi şeyler sorar. Kâğıtlara bakmaz, dokunmaz. Etrafındakilere, onları hemen cezalandırmalarını emreder. Biraz sonra da bu cezanın haftasonu tatilinden mahrumiyet, yani izinsizlik olabileceğini bildirir. En sonunda ise, cezaya lüzum olmadığıyle iş kapanır. Bu, hakikaten babaca bir davranıştı. İster mektebini ve hatta nefsini korumak için olsun, ister asil bir koruma duygusu olsun, aynı sonuca varan kurtarıcı bir jest.
·
23 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.