Gönderi

Sigara
“Oğlum köylü ve taşralı erkek sigara içmeye mecburdur, fakir de mecburdur, hem de böyle yercesine, kimse ona bir şey diyemez. Şu avucun içinde saklanan, derin içe çekilen sigara var ya, işte o o adamın yapamadığı her şeydir. Gidemediği her ver onunla ciğerinin en ucuna gider, olamadığı erkek onunla bari ölsün diye kurutulur, denize değil, okyanusa değil, hamam kurmasına banyo küvetine yüzsün diye atılan erkek yok oluşunun, hiç var olamayışının acısını kendi üstüne basa basa onunla söndürmeye çalışır. Canlanmayacağını o kadar bilir ki, böyle dumanlı bir adım olarak boz bulanık renklerde ceketi pantolonu ile sokakları sürüyüp geçip gideceğini o kadar bilir ki, kendine o yüzden o kadar bakamaz ki, kafasını o kadar kaldıramaz ki ne varsa işte böyle içine, derine, ciğerine çeker. O içecek, mecbur. Bu şehirli, derdi zoru olmayan itoğlu itlerin sigarayı ellerine almamaları lazım, sigara onlar için değil. Bir şeyi olan öbürünü bırakacak. Sokakta bak tek başına yürüyen, hâlâ da bir büyük veya birisi gene de görür diye avucunun içinde sigarasını saklayan o zayıf, kederli yarı ölü adamların o dumanı içlerine çekişlerine bir bak. Onu onun elinden alamazsın. Bunu başkasına da yakıştıramazsın. Acıdır ama acının da bir yakıştığı var. Bu da dünyanın sanatıdır.”
Sayfa 237Kitabı okudu
·
145 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.