Gönderi

Örtülü bellek devreleri bebeklik ve çocukluk deneyimleri￾nin nörolojik izlerini taşır. İçlerinde bu deneyimlerin duygusal içerikleri kodlanmıştır ancak duyguları uyandıracak olayların ayrıntılarının olması gerekmez. Bunun en az üç nedeni olabilir. İlk olarak, beyin gelişimiyle ilgili bölümlerde gördüğümüz gi￾bi, bebeğin insanlarla ilk etkileşimleri, çevreye dair bilinçli far￾kındalığından çok duygulara dayanır. İkincisi, açık belleği kod￾layan veya hatırlayan beyin yapıları, örtülü belleğe dahil olan￾lardan daha geç gelişir. Üçüncüsü, duygular, ilk neden olan olay￾lar ortaya çıkarken bile ilişkisi kesilmiş veya bastırılmış olabi￾lir. Örtülü belleğin kodlanması veya tetiklenmesi için bilinç­ li bir farkındalık gerekli değildir. Bir ses tonu veya bir başkası­ nın gözlerindeki bir bakış, güçlü örtülü anıları harekete geçire￾bilir. Bu tür bir hafızayı yaşayan kişi, zihnini ve bedenini kapla￾yan duygulardaki acelenin gerçekten neyi temsil ettiği konu￾sunda tamamen karanlıkta kalarak, şu anda bir şeye tepki verdi­ ğine inanabilir. Örtülü bellek, insan davranışlarının çoğundan sorumludur, çalışmaları daha etkilidir çünkü bilinçsizdir. Ken￾dimizi bizi bunaltmış gibi görünen duygulara kaptırdığımızda, muhtemelen örtülü belleğin alanındayızdır - kendimizi duy￾gulardan oldukça kopmuş bulduğumuzda olduğu gibi. Daniel Schacter, "Geçmiş deneyimlerin örtülü etkileri duygusal tep￾kilerimizi, tercihlerimizi ve eğilimlerimizi şekillendiriyor - ya￾ni kişilik dediğimiz şeyin temel unsurlarını" diyee yazıyor. "[ ... ] Benlik ve kimlik algımız geçmiş hadiseler ve otobiyografik ol￾gular konusunda açık belleğe hayli bağlıyken kişiliklerimiz da￾ha çok örtülü bellek süreçleriyle bağlantılıdır."
Sayfa 255Kitabı okudu
·
22 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.