Gönderi

GEÇMİŞ tarihleri boyunca Araplar, kendi kendileriyle daima husumet halinde bulunan bir ulus olmuşlardır. Yaratılış itibariyle bencil ve bireyci oldukları için sürekli çekişmeler, boğuşmalar ve düşmanlıklar içerisinde yaşamışlardır. Fakat bütün bu düşmanlıklar içerisinde birleşir oldukları bazı hususlar vardır ki, bunlar arasında "İslam dininin Araplar için indirilmiş olduğu" inancı, "Arapçanın Tanrı dili oluşu" gibi öğeler yanında, Türk aleyhtarlığı öğesi yer alınıştır. 20. yüzyılın başlarında bu düşmanlık oldukça güçlenmiş ve geliştirilmiştir. 1905 yılında Güneydoğu Anadolu ve Halep- Bağdat bölgelerinde yaşamış olan bir yabancı yazar(*), Arapları birleştiren şeyin Türk'e karşı nefret olduğunu ve sırf bu nefret nedeniyle İslam birliği düşüncesinden uzak kalmak istediklerini ve sırf Türklerle aynı birlik içerisinde olmamak isteği nedeniyle "Panislamism" eğilimlerine karşı olduklarını ve hele başlarında Türkten bir halife görmekten tiksindiklerini anlatır. (*)Memaiıs ı/J'King Abdullah oj Tnmsjordan,Philip D. Gravers, London,1950,s.59
Sayfa 181
·
31 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.