Alexandre Dumas'nın gölgesinden kurtulamamış bir yazar. Ne yaparsan yap babanın ismi senden büyüktür. Bu bana Rocky filminin 6. serisinde Rock isminin gölgesinde yaşamak zorunda olan ve kendi olduğu için başarılı olamayan oğlunu hatırlattı. Öyle ki kitabın sunuş kısmında kendisinden çok babasından bahsedilir.
Sabahattin Ali'yi bir tık küçülttü. Çünkü o çoğumuzun sevdiği
Kürk Mantolu Madonna eseri bu kitaptan kopya çekilmiş. Esinlenmiş demiyorum çünkü bire bir aynı olan sahneler var örneğin marguerite'i bir dükkanda gören karakterimiz "olduğum yerde mıhlanıp kalmıştım" derken Raif efendi Maria puder'in portresini görünce olduğu yerde mıhlanıp kalmıştı. Bunun yanı sıra kurgu hastalıklar ölümler tuhaf bir adamla karşılaşma, tuhaf adamın geçmişine gitmek hatta
Kamelyalı Kadın eserini okurken ya ben bu kalemi bir yerden hatırlıyorum diyeceğinize eminim
Sabahattin Ali bunu bile kopyalamış.
Gelelim çeviri kısmına iş bankası kültür yayınları bu rezalet çeviriyi nasıl basmış akıl almıyor. Fransız bir eser ve karakterlerde "allahaısmarladık" lar mı bitmedi "bereket versin" demeler mi bitmedi "hay allah" demeler mi kalmadı ama kitabın sonlarına doğru da tanrı denmeye başladı ve anlaşılması güç paşajlar barındırıyor bir pasaji 2 3 kere dikkatli okuma gereğini duydum. Ee kimse Fransız çeviride bir Volkan Yalçın Toklu değil tabi.
Kitabın nispeten güzel bir giriş cümlesi var. Bol bol ağlamalı, gözler şelale benim değil tabi karakterlerin ben aşk acısı değil, gerçek acılardan yanayım. Kitap bana çok basit ve saçma gelen nedenlerden ötürü ayrılıklar yani sebep bu muymuş dediğim ayrılıklar barındırıyor. Herkes bir yosmanın hayatını merak eder ölünce evine göz atmak ister ama orada onun yaşamından bir şey bulamazlar. Ortada satılık eşyalardan başka bir şey yoktur. Sahip olduğun eşyalar gün gelir sana sahip olur. Bu yosma, yosmalığından çok bu eşyaların kölesi olmuş lüks bir yaşamım var hani bu kadın programlarında senin maaşın benim arabamın mazotuna yetmez diyenler varya öyle karşılıksız onu o olduğu için seven bir adam bulunca bile onu batırıp hayatını karartmaktan korkuyor neyse ki bu saçmalık sonradan düzeliyor. Sayın yosmamız ince* bir çizgi üzerinde bu bir hastalık ölmeden önce ölmüş bu zenginlik içinde boğulmuş. Toplumun bu tarz insanları ön yargıları ile parçalaması mesajı verilmiş öyle ki ölmeleri bile bunu değiştirmiyor insanlar kendi ölümlerinin yanına bile gömülsün istemiyorlar. Yaşarken servetlerini bu kadınlar için saçan insanlar onlar öldükten sonra yanına uğramıyorlar. Oğlunun mutluluğunu isteyen ve saçma sebepler öne süren bir baba kızının mutluluğu da buna bağlıymış ne alaka dedim ve buna inanan sözde onun için ölüme koşacak bir kadın. Bunlardan ziyade kadın zaten bu acı yaşamı son bulmak üzere bu gelecekleri için daha önemli. Saçma sebepten ayrı kalmaları gülünç kalıyor. Ölümün olduğu yerde başka her ayrılık gülünçtür. Sonunda bu ölümü dram yapmışlar. Değdi mi simdi o saçma sebepler için ayrı kalmaya diyor insan. Okunuyor mu okunuyor işte.
Ve kuru yaprak dala dedi ki
Unutma beni hatırla yeşil günlerimizi.
Kamelyalı KadınAlexandre Dumas (fils) · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201917,5bin okunma
··
2 artı 1'leme
·
2.438 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.
