Gönderi

Şansa bakın, bir ay sonra doktorumla randevum vardı ve ona yumrudan bahsettim. Muayeneden sonra, “Aslına bakarsan Dorian, belki de önemli bir şey değil ama yüzde yüz emin değilim; birkaç test yapsak iyi olur,” dedi. Soğukkanlılığımı koruyup ultrason ve biyopsi için bir göğüs cerrahıyla görüştüm. Birkaç gün sonra cerrah onu aramam için bir mesaj bıraktı bana. Aradım, sekretere ismimi söyledim ve beni doktora bağlamak için beklemeye aldı. Pencereden Ocak’ta yağan karı izlerken dakikalar geçiyordu. Sekreter döndü ve şöyle dedi: “Beklettiğim için özür dilerim Dorian; doktorun seninle gerçekten konuşmak istiyormuş.” O anda hafızam ağır çekime geçti, tıpkı bir araba kazasından önce yaklaşan çarpışmaya engel olamamak gibi. Sonuçlar iyi olsaydı, doktor benimle konuşmakta bu kadar acele etmezdi. Yumrunun göğüs kanseri olduğunu söylediğinde yumruk yemişe döndüm. Marshall’ı aradım, işten erken çıktı o gün. Yaşadığım daireye yakın tren istasyonundan aldım onu. Karlar arabanın etrafına düşerken, pofuduk kış parkalarımız içinde kollarımızı birbirimize doladık; parkalar öylesine kalındı ki vücutlarımızı hissedemiyorduk, hıçkırıklar içinde ağladık.
·
49 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.