Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

363 syf.
7/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Montaigne'in Denemeleri
Usta çevirmen Sabahattin Eyüboğlu, 1940 yılında “Denemeler”i ilk kez çevirdiğinde kitaba yazdığı ön söze şu şaşırtıcı cümleyle başlar: “Montaigne memleketimizde pek tanınmış olmamakla beraber bu çevirileri uzun bir ön sözle vermeye cesaret edemedim, bunu gerekli görmedim.” Montaigne’in “Denemeler”inden derleyerek başka zamanlarda (1950, 1952 ve 1970) çevirisini genişletecek olan Eyüboğlu’nun bu ilk çevirinin ön sözüne yazdığı bu cümle, onun yıllar içinde Montaigne’i ülkemize adeta tek başına tanıttığının da bir işareti olarak okunabilir. Bugün Montaigne denince aklımıza iki şey aynı anda geliyor: Hem onun yegâne eseri olan “Denemeler” (1580) hem de bu kitabın deneme adlı türe isim olarak verilmesi. Bu anlamda Montaigne, deneme türünün isim babası aynı zamanda. 59 yıllık –günümüz değerlerine göre- kısa ömründe hem acıları hem refahı bolca yaşamış biri olan Montaigne, çeşitli memuriyetler ve Bordeaux belediye başkanlığı görevinden sonra 1578’de küçük bir orman satın alıp evine çekilir ve 1579’da ünlü Denemeler’ini yazmaya başlar. Denemeler 1580’de kitap bütünlüğü kazanacak ve Montaigne’e özellikle ölümünden sonra tahmin bile edemeyeceği bir şöhret getirecektir. Derslerde Cemil Meriç’in şu sözüyle deneme türünü anlatırız: “Deneme, ben’in ülkesidir.” Bu, deneme türünün bireyselliğini ortaya koyar. Fakat Montaigne, kendini anlatmak suretiyle insanlık durumlarını ele alır. Şahsî hayatının konularına girmez. Doğan altı kızından üçünü kaybeden Montaigne’in bu evlat acılarından 363 sayfalık kitabında bahsettiğini göremeyiz. Eyüboğlu haklıdır: “Montaigne hep kendini anlatıyordu ama kendini anlatırken insan düşüncesini yeni bir yola sokuyor, köhne inanışları, akla aykırı alışkanlıkları, safsataları baltalıyor, dünya sevgisine, müspet düşünüşe, gerçekçi edebiyata yol açıyordu. Bir insanda bütün insanlığın meseleleri bulunduğuna inandığı için kendini anlatırken yalnız kendini düşünmüş olmuyordu.” Kitaptaki 133 deneme birbirinden farklı konuları samimi bir üslupla ele alır. Neredeyse her denemede Montaigne’in çok sevdiği yazarlardan alıntılar vardır. Bu yazarlar genellikle Antik Yunan’dan seçilmiş filozof ve edebiyatçılardandır. Felsefe, kitapta Denemeler’in tamamına gölgesini düşüren bir bilim olarak yer alır. Montaigne’in düşünmeye ve düşünerek doğru bir yaşam şeklini bulmaya verdiği önemi buradan anlarız. 1940’tan 2024’e 84 yıl geçti. 84 yıl sonra artık Montaigne ülkemizde oldukça tanınan bir sima. Dolayısıyla Denemeler’den çok fazla derlemeler yapıldı. Ancak ben özellikle onu ilk çeviren Sabahattin Eyüboğlu’nun derlemesini tercih ettim. Bugünkü klasiklerin isim babası eski Millî Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel’in kurduğu Tercüme Bürosu’nda büyük hizmetleri olan Eyüboğlu, günümüz çevirmenlerinin de bir üstadı aslında. Mîna Urgan, “Bir Dinozorun Anıları”nda Azra Erhat ile Sabahttin Eyüboğlu’nun birlikte yatığı çevirilerde bazen bir kelime tercihi için sabahlara kadar tartıştığını yazmıştı. Buradan işini nasıl titizlikle yaptığını da anlıyoruz. Ve neden bu kadar önemli bir çevirmen olduğunu da. Son olarak kitabın en sevdiğim denemesinin “Ölüm” olduğunu belirterek bitirmek istiyorum. Aşağıdaki alıntılar o yazıdan: “Mademki ölümün önüne geçilemez, ne zaman gelirse gelsin.” "Bütün dertlerin bittiği yere gideceğiz diye dertlenmek ne budalalık!” “Nasıl doğuşumuz bizim için her şeyin doğuşu olduysa ölümümüz de her şeyin ölümü olacak. Öyle ise yüz sene daha yaşayamayacağız diye ağlamak, yüz sene önce yaşayamadığımıza ağlamak kadar deliliktir.” “Başımıza bir defa gelen şey büyük bir dert sayılamaz. Bir anda olup biten bir şey için bu kadar zaman korku çekmek akıl kârı mıdır?” “Hayat bir işinize yaramadıysa, boşu boşuna geçtiyse onu yitirmekten ne korkuyorsunuz? Daha yaşayıp da ne yapacaksınız?” “Dünyaya geldiğiniz gün bir yandan yaşamaya, bir yandan ölmeye başlarsınız.” “Yaşadığınız her an, hayattan eksilmiş, harcanmış bir andır. Ömrünüzün her günkü işi, ölüm evini kurmaktır. Hayatın içinde iken ölümün de içindesiniz, çünkü hayattan çıkınca ölümden de çıkmış oluyorsunuz.” “Ölüm size ne sağken kötülük eder ne ölüyken: Sağken etmez çünkü hayattasınız, ölüyken etmez çünkü hayatta değilsiniz.” “Hayatınız nerede biterse orada tamam olmuştur. Hayatın değeri uzun yaşanmasında değil, iyi yaşanmasındadır: Öyle uzun yaşamışlar var ki pek az yaşamışlardır.” “Birçok insanların ölmekle dertlerinden kurtulduğunu görmüşsünüzdür ama kimsenin ölmekle daha fena olduğunu gördünüz mü?”
Denemeler
Denemeler
Montaigne
Montaigne
Denemeler
DenemelerMontaigne · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202054,5bin okunma
·
49 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.