Gönderi

Hâl olarak en kâmil hâl Resulullah (s.a.v.) Efendimiz’e aittir. Resulullah (s.a.v.) Efendimiz’in hayatına baktığımızda her zaman bir kul, bir âbd olarak durmuş, her anda bir duası olmuş, Allah ile beraber olmaya çalışmış ve her anda rabbine hamd etmiş, şükretmiş, rabbini tesbih etmiş, tekbir etmiştir. Onun her anı böyle olmuştur. Bununla beraber sadece beş vakit namaz kılmamış, bir o kadar da namazına ilave etmiştir. Misal; sıkılınca, daralınca, bunalınca “ya Bilal! Bizi ferahlat, çık bir ezan oku ki Allah’ın huzurunda duralım, biraz ferahlayalım” demiştir. İşte, kul budur! Yoksa Resulullah (s.a.v.) Efendimiz’in kulluğu dışında kendi kendimize başka türlü hayaller kurarsak asla kemâle eremez, doğruyu, hakikati bulamayız. Gerçek manadaki kul da, bizim için örnek de Resulullah (s.a.v.) Efendimiz’dir. Bunun dışında başka bir şey söylenemez. Biri bunun dışında bir şey söylerse haddini aşmış, Resulullah (s.a.v.) Efendimiz’e saygısızlık yapmış, dolayısıyla Allah’a da ters düşmüş olur. Hep beraber kul olmaya, âbd olmaya çalışacağız inşallah. Her zamanda, her mekânda söz hakkını Allah’a vereceğiz inşallah. Rabbimizi tesbih ve tekbir edeceğiz, ona hamd edeceğiz, şükredeceğiz. Bununla beraber Resulullah (s.a.v.) Efendimiz’in kulluğunu anlatacağız; yani onun Allah’a nasıl âşık olduğunu, nasıl âbd olduğunu anlatıp onun Allah’ı sevdiği, âşık olduğu gibi âşık olmaya çalışacağız inşallah.
··
8 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.