her yerde mahcubuz
hem de nasıl bir mahcubiyet
her yerde öfkeden bir haritayız
hem de nasıl bir öfke
mahcubiyetten bir kılıç günlerimiz
kalbimizi, yüzümüzü, varlığımızı, nefesimizi
kesiyor önce çaresizce
hamzasız, ömersiz yani sihasız kalakalmış gibiyiz
bu sonsuz pusun ortasında milyonlarız milyonlarız sadece
ama inan 200 yıllık açığı kapatamamanın verdiği yüzyıllık hınçla çatlayan -cehd eden klas adamların,
kadınların varlığı yetmiyor bu büyük yarayı kapatmak için
ama inan bunun farkındayız
sen bizim boynumuzu uzattığımız en berrak masumiyetsin
inan
sen
yüzyılın savaşı için binyıllık yeminle yaşayan
kavmin karnında unutulmuş bir meryem kadar güzelsin
çocukların, kadınların, ihtiyarlarınla
cennetin mührü oldu yüzleriniz
bakamadığımız yüzleriniz kadar dünyaya
soyluluktan bir parıltı olarak aktılar yeryüzüne
o paramotorlar
o kahramanlar şehri
o melekler şehrinden havalandılar
kuş ölmez
uçuş bitmez
senden öğrendik
ve Allah her anımız, her zerremizle bize soracak elbet
bunu da öğrendik
bir cephe değil
milyon cephe var
kaç cephenin sakası oldun, su kuşu oldun
her yerdeki sen için
bu da bizim ezeli sorumuz olsun olur mu?
Sayfa 53