Hayatını yalnızca alışkanlıktan dolayı sürdüren insanlar, yoğun bir sıvının içindeymiş gibi hareket etmeye alışıktırlar.
Hayatlarını ancak bu şekilde sürdürebilirler. Yaşamaları, görmemelerine bağlıdır.
Fakat bu sıvı buharlaştığı zaman, sansürsüz, pis kokulu, rezil bir alt-hayat çıkar ortaya.
Lanetlenmiş şehirlerin yıkıntılarıyla kaplı kayıp kıtalar, hırıltıyla son nefeslerini verirken donup kalmış kadim yaratıkların eti dökülmüş iskeletleri, benzersiz bir vahşet manzarası belirir gözler önünde.
İskeletlerin ve terk edilmiş şehirlerin insani bir yönü olduğu söylenebilir.
Ancak kayıp, insanlıktan uzak doğa için geçerli değildir bu.
İnsan bakışından, insanların dikkatli nazarları ve tutkularından bunca zamandır uzak kalmış çıplak Tyrrhenia dağları, gezegen üzerindeki başka, bilinen dağlara hiç benzemez. Cılız havada nasıl da titrer ve terlerler.
.