Gönderi

Allah ayet-i kerimede “muhakkak ki dönüş rabbinedir.” “(Biri öldüğünde) O gün varacağı yer rabbinin (Allah’ın) huzurudur”34 buyurur. Yani Allah hepimizi mutlaka huzuruna alacak! O hâlde ya, kendi dönüşümüzle, irademizle rabbimize dönüp vasıl olarak onun huzuruna varırız ya da irademizin dışında öldüğümüzde Allah bizi huzuruna alır. Bir kul, Allah’ın huzuruna vardığında Allah ona “and olsun ki seni ilk yarattığım günkü gibi tek başına huzuruma geldin (şimdi bir ben varım bir de sen varsın)”35 der ve ona önce ikram ettiği bütün nimetlerini bir bir sayar sonra ise “buna karşılık sen ne yaptın” diye onu hesaba çeker. Nimeti sadece dünyalık olarak anlamak mü’minin hâli, bakışı değildir. Allah, kulunu hesaba çekerken zahiri ve manevi verdiği nimetleri sayıp “bana âbd olasın, güzel yapasın diye sana zatımla, sıfatımla tecelli edip seni kendi nurumdan yarattım. Sana kendimden hayat verdim, güzellikler verdim, El Esmau’l Husna’mı verdim. Senin için bir dünya hayatı hazırladım. Sana peygamber, kitap gönderip bütün bunları haber verdim. Sana vahyedip neye ne kadar kıymet, değer vermen, neyi ne kadar sevmen gerektiğini öğrettim. Kendine insanlara, varlığa karşı nasıl bir muamelede bulunman, bana nasıl bir âbd olman gerektiğini bir bir anlattım. İsimlerim senin üzerinde tecelli etsin, Hz. İnsan olasın diye ne yapman gerektiğini sana öğrettim, bunlar için sana imkân tanıdım” buyurur. Kul, Allah’ın saydığı bu nimetler karşısında her defasında “evet, ya rabbi” der. Sonra Allah “anlat bakalım, buna karşılık sen ne yaptın” diye kuluna sorar.
··
14 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.