517 syf.
10/10 puan verdi
Bundan güzel bir başlık bulamazdım. Kitabı okumuş olanlar, bu cümlenin kitabın önemli kısımlarında, karakterimizin kafasında sürekli söylendiğini hatırlayacaklardır. Bu cümlenin ilk okuduğum andan itibaren kitabın benim için en önemli cümlesi olacağını anlamıştım. iki kelime çok şey hissettirebilir. (Seni seviyorum değil, hayır ;))
“Yenisini bulamadığı gibi artık eski cennetinin de yerinde yeller esiyordu.”
(Olsun yeline bile aşığız… )
Kitabın en iyi alıntısı bu muydu bilmiyorum çünkü çok fazla alıntı ekledim 1K’ya. Hangisini alsaydım güzel olacaktı zaten yazının başına. Öyle bir kitap… Hakkında mutlaka bir incelemem olsun istedim. Edebiyat tarihinin en iyilerinden birisi çünkü. Kitabı her okuyan beğeniyordur mutlaka, anlatmak istediğim bu değil. Anlatmak istediğim bir kitabı yaşayabiliyor olmak. bu kitabı yaşıyor, Martin Eden’ı anlıyor ve “hüzün denizinde boğuluyorsunuz.”…
İncelemelerin olabildiğince kitabın konusuyla ilgili değil, kitabın size hissettirdikleri ile ilgili olması gerektiğine inanan birisiyim. Kitap için ne hissettirdiğini anlatamam ama okuduysanız biliyorsunuz, okuyacaksanız bileceksiniz. Ben Martin Eden’ı okuduktan sonra başka biri olduğumu hissettim öyle ki Martin Eden’ı okuyup dönüşmeyen birinin olacağını inanmıyorum.
“Yaşama arzusu, diye düşündü küçümseyerek.”
Kitap yine beğeneceğimi bildiğim kitaplardan birisiydi başlamadan önce. Ancak bitirdikten sonra hem bu kadar iyi bir deneyim olacağını hem de bu kadar beğeneceğimi tahmin edemedim.
Ben de herkes gibi öleceğim ama ölümle ilgili en çok üzüldüğüm şey geride bıraktığım, okuyamadığım iyi kitaplar olacaktır. Martin Eden,ölmeden önce iyi ki okudum ,dediğim kitaplardan.
Martin çok kısa bir sürede kendi okulunu kurdu, kendi öğretmeni oldu, kendi öğrencisi oldu, kendini eğitti. Bugüne kadar okuduğum kitap karakterlerinin arasında, insanın sadece okuyarak, sadece kitaplarla nasıl dönüşebileceğini en iyi anlatan karakterdi. “Seni kitap okuyan insanlarla tanıştıracağım. Hayat, ancak böyle insanlarla bir araya geliyorsan yaşanmaya değer olur." Kendi kişisel hayatımda da kitap okuyan insanların yeri ayrıdır ve daha çok severim.
Martin tüm imkansızlıklara rağmen kendini çok iyi yetiştirdi. Elbette ki kusurları vardı, hataları oldu her insan gibi. Peki ama insanların
ikiyüzlülüğüne dayanamayıp konuşan kaç kişi vardır? Sadece kitaplarla üç yıl önceki halinden uçurumlarca uzağa giden kaç kişi vardır?
Yaptığı her şeyi aşk için yaptı. Martin aşk için dönüştü, içinden yeni bir insan çıkardı, aşk için. Bir deniz insanını, onun iradesine rağmen, bir şehir insanına dönüştürdü, aşk için. Hiçbir kalıba sığmak istemedi, içinde rahat edebileceği kaliplari bile reddetti çünkü kendine ait değildi. Martin tüm eleştirilere, ki bazen bu en yakınından da geliyordu, tüm başarısızlıklara rağmen, defalarca reddedilmesine rağmen ne bulduğunu biliyordu. Ne yaptığını, ne yazdığını biliyordu. Kendi dilini bulduğunu biliyordu Sırf o hayran diye 
Herbert Spencer ‘ı merak ediyorum. Martin’in ona neden bu kadar hayran olduğunu anlayabilmek için ya da 
Jack London ‘ın. 
Martin Eden kitabında kendi hayatından çok iz var, Martin neredeyse Jack. Özellikle İş Bankası çevirisini yapan 
Levent Cinemre çok iyi bir iş çıkarmış. kitapta geçen çoğu şeyle ilgili kitabın sonuna notlar eklemesini çok beğendim. O kadar ki dipnotlardan bile çok alıntı yaptım, notlardan çok şey öğrendim. Hem kitabı tamamlayan, destekleyen hem de okuma deneyimini zenginleştiren notlar olmuş.
Kitaptaki karakterlerden isimlerini anmak istediklerim: Brissenden, Lizzie ve Ruth. Ruth, okuyanların çoğunun muhtemelen sevmediği esas kız. Durumu anlatmak amacıyla konudan spoiler vermek istemiyorum sadece onu anlıyor, davranış biçimine hak verebiliyorum ve suçlamıyorum. Çünkü onun hayatını yaşamak gerek, o dönemde onun yetiştirilme tarzıyla, o olmak gerek. Bunu yaptığınızda da zaten muhtemelen onu suçlamayız.
Lizzie belki de kitaptaki en doğru karakter. En çok hak ettiği kişiye kavuşamayan, keşke kitapta daha çok anlatılsaydı dediğim karakter.
Gelelim Brissenden’e… Başkarakterden sonra en sevdiğim karakter oldu. ki iyi okurların da muhtemelen en beğendiği karakterlerden birisidir. Dedim ya, bu kitap yazarın hayatına paralel çok şey içeriyor, diye. İşte Brissenden de aslında yazarın yakın arkadaşı, şair ve oyun yazarı 
George Sterling .Sadece yaşadığı çevrede. California’da ünlenmiş, ulusal çapta çok bilinmeyen, ülkemizde neredeyse hiç bilinmeyen bundan dolayı da bildiğim kadarıyla bir çevirisi olmayan bir sanatçı. Ama okumak isterdim. Çünkü bu kitabı çok sevdim, ve kitabın verdiği hisse göre George Sterling çok daha iyi şeyler yazmış, ki kitapta da aynı şey oluyor. Martin, yazdığı en iyi eserlerinin bile Brissenden’in yanına yaklaşamadığını düşünüyor.
Kitapla ilgili söylemek istediklerim bunlar. Bu kitapla ilgili herkesle sonsuza kadar konuşabilirim, dersem ne kadar sevdiğimi anlatabilirim. Okuduğum süreçte ve okuduktan sonraki günlerde etkisinden çıkamadım. İncelemeyi de bu yüzden ancak yazabildim. İyi yazamamış olabilirim, anlatmak istediğim her şeyi yazamamış olabilirim ama umarım en azından duygusunu verebilmişimdir. Bu kitabı okumuş ve sevmiş olan herkese, hissettiklerinizi muhtemelen anlıyorum, demek istiyorum. Okuyacak olanlara da okuyacakları için çok şanslı olduklarını, her sayfanın, her ifadenin tadını çıkarmalarını tavsiye ediyorum. “Kitaplar yazılmıştı.” Ama böylesi yazılmamıştı. Teşekkürler Jack London
“Acı ölüm değildi, sersemlemiş bilincinde bocalayarak dolaşan düşünceydi. Ölüm acı vermezdi. Hayattı, hayatın sancısıydı bu feci, bu insanı boğan his. Hayatın Martin’e vurduğu son darbeydi. “
·
227 görüntüleme
Güzel bir inceleme. Uzun yıllar oldu okuyalı, nefis bir kitaptı. Uygun bir dönemde yeniden okumak lstiyorum.
Teşekkür ederim 🙏🏼 Beğenmenize sevindim 😊 Tekrar okunacak bir kitap 💜Başka bir kitabını okumadım yazarın ama iyi atışı olduğunu varsayıyorum 👏🏼 Araya zaman girsin ben de sesli kitaptan tekrar okumayı düşünüyorum 📚
Kalemine sağlık🌸 kitap ile ilgili duygularını çok güzel ifade etmişsin. Çok uzun yıllar önce okumuştum, ayrıntısını hatırlamıyorum ama zihnimde hep çok güzel bir yerde Martın Eden. Kendini geliştirmesi, durağan olmaması benim en hoşuma giden yer diye aklımda yer edinmiş ❤
Çok teşekkür ederim 🌸 Ben maalesef hem geç duymuştum hem geç okudum. Ama önceden okumuş olsaydım bu kadar hisseder miydim, sanmıyorum. Senin de beğenmiş olmanı sevindim. 💜
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.