Gönderi

Tıpta her ölüm olayının bilimsel açıklaması ve tanımlanması otopsi ile olmaktadır. Hasta yaşarken konulan tanının, ölümden sonra denetlenmesi bilimsel tıbbın vazgeçemeyeceği bir kuraldır. Atatürk'e ölümünden sonra postmortem (Ölüm sonrası) inceleme yapılmış olsaydı hastalığa ait bütün ayrıntılar öğrenilecek hastanın yaşamında konulan tanının denetlenmesi ve eksik öğeler taşıyıp taşımadığı ortaya konulacaktı. Dr. Sırrı Akıncı bu konuda şunları söylemektedir: "Günümüzden yüzyıllarca yıl sonra biri… Atatürk karaciğer sirozundan değil, siyasal nedenlerle öldürüldü diye bir iddia ile pekala ortaya çıkabilir. Eğer otopsi işlemine gidip bir raporla tespit edilseydi, ileride söylenebilecek her türlü bilimsel ya da siyasal iddia içinde kapılar kapanmış olurdu." Ölümünden hemen sonra Dolmabahçe'de Nizamettin Nazif Tepedenlioğlu Dr. Hayrullah Diker'e sorar: "Fethimeyit (Otopsi) yapıldı mı?" Doktor böyle bir sual sorulmasından üzüntü duyduğunu belirten bir sesle cevap verir. "Fethimeyit mi? Böyle bir şeyi düşünmedik bile" "Başyaver de" "Dünyanın en salâhiyetli tıp üstatları tarafından o kadar dikkatle muayene edilmişti ki …dedi. Bilinmeyen tarafı kalmamıştı. Fethimeyit neyi öğretecekti" demişti. Atatürk'ün ölümünden sonra Dr. Neşet Ömer İrdelp, bir gazeteciye verdiği beyanatta "Hükümet otopsi istemez ise bizce de ihtiyaç yoktur." dedik. "Hükümet de buna lüzum görmedi yapılsa belki bir dedikodu çıkardı. Büyük bir önderin ölümünden sonra lüzumsuz dedikoduya mahal vermek istemedik" demiştir.
Sayfa 278 - Güven KitabeviKitabı okudu
·
15 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.