"Bunların mı? Bunlar uşaktı ve ömürlerinin sonuna kadar da öyle kalacaklar. Mutfakta otururlar, köşelere sıçarlar ve arada dışarı bakarlar, öteki ne yapıyor, diye.
.. Bunlar daha hâlâ aynı yerde, o aynı kir pas içindeki taburede oturur, akşamları acı biber soslu patates tıkınırlar ve neler olup bittiğini de anlamazlar. Kuşkuyla birbirlerini izleyip sessizlikte dolu dolu geğirir ve beklerler. Metanetle
ve pes etmeden bekler ve kendilerini açıkça dolandırdıklarını düşünürler.
Domuz kesilirken, olur da kendilerine de bir lokmacık düşer mi, diye sinen kediler gibi yere yapışarak beklerler.
Bunlar, eskiden efendileri başına kurşun sıkarak canına kıymış şato hizmetçileri gibidir, şimdi hepsi birden cesedin çevresinde öylesine eli kolu bağlı ve beceriksizce aylaklık ediyorlar...!”