Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

İnsan toplumuna karşı gardımı giderek düşürmeye başlamıştım. İnsanlar âlemi denen yerin korkunç olduğuna dair dehşetim artık batıl inanç gibi gelmeye başlamıştı. Bahar rüzgârlarının milyonlarca boğmaca mikrobu taşıdığına ya da hamamların kör olmanıza neden olan bakterilerle dolup taştığına, berber dükkânlarında kelliğe neden olan milyonlarca mikrop olduğuna, trenlerdeki kayışları tutarsanız uyuz kapacağınıza, az pişmiş domuz eti ve sığır etinin, saşiminin tenya, solucan kaynadığına, çıplak ayakla bir cam parçasına basarsanız bunun kan dolaşımına girip sonunda gözünüzü çıkaracağına dair "bilimsel efsaneler" gibi. Eminim “bilimsel olarak” gittiğimiz her yerde milyonlarca mikrobun gezip dolaştığı bir gerçekti. Bununla birlikte, tek yapmamız gerekenin bu gerçekleri tamamen görmezden gelmek olduğunu fark ettim ve bunu yapınca onlar bizim üzerimizdeki hâkimiyetlerini kaybediyorlar, sonunda tamamen ortadan kayboluyorlar ve "bilimsel hayaletler'den öteye geçemiyorlardı. Tıpkı insanların öğle yemeğinizden üç pirinç tanesini çöpe atarsanız ve on milyon başka insan da aynı şeyi yaparsa, o zaman kilolarca pirincin boşa gideceğini ya da on milyon insandan her birinin sadece bir kâğıt peçeteyi korusa ne kadar çok kâğıt tasarrufu sağlanabileceğini söyle diklerindeki gibi. Eskiden bu tür bir "bilimsel hesaplar'dan ne kadar korkardım. Ne zaman bir tanecik pirinç israf etsem, ne zaman burnumu mendile sümkürsem bir dağ pirincin, dağlarca kâğıdın israf olma görüntüleri bana musallat olurdu. Büyük bir suç işlemişim gibi moralim bozulurdu. Fakat bunlar nihayetinde sadece "bilimsel yalanlar", "istatistiksel yalanlar" ve "matematiksel yalanlar"dı. Kimse etrafta dolaşıp da herkesten üç pirinç tanesi toplayamazdı. Sırf matematikte zihinsel bir alıştırma olarak bile aptalca, ilkel bir fikirdi – birinin karanlıkta takılıp tuvalete düşme olasılığını veya tren ile platform arasındaki boşluğa bacağını sıkışacak yolcu sayısını hesaplayan şu aptal istatistik alıştırmalarından daha evvela değildi. Akla fazlaca yatkın gelir ama kimsenin tuvalete düşerek incindiğini duymadım. Yavaş yavaş dünyayı olduğu gibi görmeyi öğreniyordum ve bu varsayımlardan, içime işlenmiş ve gerçek olarak kabul ettiğim bu "bilimsel gerçeklerden" böylesine dehşet duyarak yaşadığım için kendime gülmek istiyordum.
·
24 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.