Gönderi

Asıl müthiş olan türler değil yaratılış ve evrim sürecinin kendisi
Evrim sona ermiş değil. Doğal ayıklanma, mutasyonlar ve belki de bilincinde olmadığımız başka süreçler yoluyla sonsuza dek sürüp gidiyor. Homo sapiens'i evrim hiyerarşisinin tepesine oturtmak, bizatihi evrimin doğasına, evrim sürecine ve evrim tanımının kendisine ters düşer. Çevreye daha fazla uyum sağlama becerisine sahip yeni bir türün ortaya çıkmayacağını kir söyleyebilir? Öylesine etnosantrik, tür-merkezci bir evrim teorimiz var ki bu teoriye göre evrim bizimle son buluyor! sanki evrimin bir amacı varmış ve nihai amacı da insan türünün yaratılmasıymış gibi. Yaratılış sona ermiş değil. Evren sonsuz biçimce kozmosun karanlığına, sonsuza doğru genişliyor. Ne oluyor peki? Belki de evren kendi üzerine yıkılacak ve ondan sonra her şey yeniden başlayacak. En ufak fikrimiz yok! Gelecek açısından bakıldığında, insan evrim süreci içinde belki bambaşka bir yere sahip olabileceği gibi, evrimi tamamen farklı bir paradigma içinde de düşünebilir pekâlâ. Asıl müthiş olan ortaya çıkan türler değil, yaratılış ve evrim süreçlerinin kendisi. Türler gelir geçer. Bir zamanlar var olan türlerin yüzde 9O'ı bugün artık ortadan kalkmış durumda. Ama süreç devam ediyor, yaşam sürüyor. Biz kendi bireysel yaşantımızın akışı ve ondan sonrası hakkında hâlâ çok ilkel bir düzeyde kafa yorabiliyoruz. Başka bir, bilinç düzeyinde, türlerin yaşamı bağlamında ya da evren bağlamında düşünebilecek olsak (bireysel açıdan kendi gözümüzdeki itibarımız azalacak olsa da), hayat ve evrenle daha bir bütünleşmiş olurduk. Güneş sistemi dört buçuk milyar yıl önce doğmuştu. Belki bir bu kadar daha zaman sonra kararıp ölürken Dünya ve Venüs gezegenleri de Güneş'e çarpıp yok olacaklar. Hiç durmadan sonsuza dek akıp giden bir sürecin parçasıyız biz. Zaman içinde donmuş evrimin ya da yaratılışın son noktası değiliz. Bir gelişimiz olduğu gibi bir gidişimizi de olacak. Biz bir sonuç değiliz. Bir son da değiliz. Daha; görkemli, daha güçlü, daha güzel bir hedefe doğru yükselmiyoruz. Bir amacımız yok. Önceden belirlenmiş bir kaderin parçası değiliz. Durmaksızın değişen bir sürecin parçasıyız yalnızca. Ölümsüzlük diye bir şey yok: Ne bireyin ölümsüzlüğü var, ne türlerin, ne yeryüzünün, ne Güneş'in, ne güneş sisteminin, ne de galaksilerin. Her şeyin bir birleşme süreci, görünürde bir başlangıcı ve şekillenme aşaması var; sonra ortadan kayboluyorlar, ebediyen değişen, ebediyen birbirlerini etkileyen bir süreç içinde, yeni biçimler alarak bir başka yerde ortaya çıkıyorlar.
·
26 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.