Gönderi

Güzel fakat kibirli Eskimolu bir genç kız olan Sedna, bir fırtına kırlangıcıyla evlenmek için babasının evinden kaçmış. Kuş Sedna ya söz vermiş: onu harika bir ülkeye götürecekmiş, orada hiç aç kalmayacakmış, çadırlar en kaliteli hayvan derisinden yapılma olacakmış, en yumuşak ayı postalarında uyuyacakmış ama kız oraya gidince görmüş ki çadır soğuğu ve rüzgârı geçiren balık derisinden yapılmaymış. Üstüne yatacağı tek şey eski ve sert mors derileriymiş, tek yiyeceği de çiğ balık artıklarıymış. Bahar gelince babası kızını ziyarete gitmiş ve onu fırtına kırlangıcının ülkesinde ümitsiz ve bitkin bir halde bulmuş. Bunun üzerine kızının kocasını öldürmüş ve Sedna'yı alıp kayığıyla eve doğru yola koyulmuş. Fakat kuşlar intikam almışlar. Muazzam bir fırtına çıkarmışlar. Babası da kuşları yatıştırmak için kızını denize kurban vermek zorunda kalmış. Kızını kayıktan buzla kaplı denize atmış. Kız ısrarla kayığa tutununca parmaklarını teker teker kesmiş. Denize düşen her parmak balinaya ya da fok balığına dönüşmüş. Sonunda deniz Sedna'yı parçalayıp yutmuş ve onu metresi yapmış. Denizin tanrıçası. Bu eski Sedna efsanesi elbette, kibrin ve babaya itaatsizliğin yol açacağı tehlikeler hakkında genç İnuit kızlarını uyarmaya yönelikti ama öte yandan, ölmemek için yatıştırmak zorunda kaldığımız, kontrol edemediğimiz acımasız öğelerden de bahsediyordu.
Sayfa 50 - Yabancı YayınlarıKitabı okudu
·
55 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.