We kijken allen naar beneden waar de mensen tegen elkaar vechten, we kijken allen naar boven waar het rustig en mooi is en onderwijl zijn wij afgesneden door die duistere massa, die ons niet naar beneden en niet naar boven laat gaan, maar die voor ons staat als een ondoordringbare muur, die ons verpletteren wil, maar nog niet kan. Ik kan niets anders doen dan roepen en smeken.
Aşağı bakıyoruz, herkes birbirini yiyor sonra başımızı kaldırıyoruz. Yukarıda her şey öylesine sakin, huzur dolu ki. Bu arada bizler yukarı çıkmamıza engel olan karanlık bir ağla sarılmışız, önümüz de kurşun işlemez bir duvar. Üstümüze geliyor. Yıkıldı yıkılacak, yıkılmadı daha ama yıkılacak. Elimden gelen ağlayıp yakarmak.