Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

208 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
28 saatte okudu
Oysa canım Romantizm istemişti.
𝐺𝐼𝑅𝐼𝑆 Kitabın adı
Romantizm Okulu
Romantizm Okulu
olduğu için canım biraz romantik komedi okumak istemişti...
Heinrich Heine
Heinrich Heine
abim sanırım ağır bir
Johann Wolfgang Von Goethe
Johann Wolfgang Von Goethe
hayranı. Kendisini ilahlaştıracak kadar -belki de öyle yaptı- övüyordu bu kitapta. Genel olarak çok fazla Alman ve Fransız edebiyatını karşılaştırmakta ve -bilmiyorum çoğu kez Fransız edebiyatını yermekte idi- Alman edebiyatının Avrupa'da ne denli ölçütte önemli olduğunu vurgulamaktaydı. Açıkçası ne Alman ne de Fransız edebiyatı ile aram iyi değil benim idolüm
Suç ve Ceza
Suç ve Ceza
'daki Raskolnikov'dur. Malum Anadolu'nun ücra köşesinde kıt kanaat geçinen bir üniversite öğrencisi. Neyse uzun incelememi okuyacak kimse olamayacağı için -kimse bunları okumuyor zaten yarın öbür gün hatıra kalsın diye yazıyorum- kısaca bir özet geçmek istiyorum. Zamanın Avrupa'sında (1800'lü yıllar) belirli akımlar meydana gelmiş ve
Heinrich Heine
Heinrich Heine
abim Alman edebiyatından sonra Fransız edebiyatını çekememiş gibi hissediyorum. Zaten kitapta "beni yanlış anlayan olacaktır" demiş. Aşağıda detayları yazacağım. Lakin ciddi anlamda çok fazla
Johann Wolfgang Von Goethe
Johann Wolfgang Von Goethe
övgüsü var. Dönemin Avrupa'sı fazla milliyetçilik sergiliyordu eserlerine. Sürekli bir geçmişi eşeleme vardı. Tabi
Madame De Staël
Madame De Staël
"De l'Allemagne adlı kitabından temel alınan L'Europe littéraire dergisinden bir olan bir sözü burada alıntılamadan geçemeyeceğim. Dergide, "Alman edebiyatı, Katolik Fransa'ya Protestan bir bakış açısından sunulmalıdır" ¹ deniyordu. Yazar bundan bahsederken dönemin mezhep çatışmasının edebiyatı etkilediğini anlıyoruz, veya ben öyle anladım. Kim bilir belki yanlış anlamışımdır... buradan
Ömer B. Albayrak
Ömer B. Albayrak
'a teşekkürlerimi iletiyorum. Kendisinin önsözü bir çok konuda yardımcı oldu. 𝑌𝐴𝑍𝐴𝑅 𝐻𝐴𝐾𝐾𝐼𝑁𝐷𝐴
Heinrich Heine
Heinrich Heine
13 Aralık 1797'de Düsseldorf (her gördüğümde aklıma
Monster Cilt 1
Monster Cilt 1
geliyor) ta doğdu. Edebiyata, özellikle şiire ilgisi ve yatkınlığı dolayısıyla aile mesleği olan kumaş tüccarlığına ve bankacılığa ilgi gös termedi. Bonn'da August Wilhelm Schlegel'in derslerine katıldı. Göttingen'de öğrenciyken Yahudi düşmanı bir öğrenciyi düelloya davet etmesi nedeniyle üniversiteden uzaklaştırıldı ve Berlin'e gitti. Burada 1821-1822 yıllarında Hegel'in derslerine girdi; Hegel düşüncesi onun üzerinde büyük etki bıraktı. İlk şiir kitabını (Şiirler) 1821'de yine burada yayımladı. 1824'te Göttingen'e dönerek hukuk doktoru derecesi aldı. 1825'te vaftiz olarak Protestanlık'a geçti, ancak bu da Yahudi düşmanlığının hedefi olmaktan kurtulmasına yetmedi. Bu düşmanlığa gitgide artan siyasi baskılar da eklenince 1831'de Paris'e yerleşti. Edebiyatçılı ğının yanı sıra "şimdiki zaman tarihçiliği" olarak nitelenen gazeteciliğiyle de ün yaptı. 1832'den itibaren tüm yapıtları Almanya'da piyasaya çıkar çıkmaz yasaklandı. 1840'lardan itibaren bozulmaya başlayan sağlığı 1848'de tamamen yatağa düşmesine neden oldu, ancak ömrünün sonuna dek yapıt vermeyi sürdürdü. 17 Şubat 1856'da Paris'te öldü. 𝐼𝑁𝐶𝐸𝐿𝐸𝑀𝐸𝑀 Kitap biri ile sohbet ediyormuş edası ile yazılmış. Daha doğrusu
Heinrich Heine
Heinrich Heine
anlatıyor biz dinliyoruz gibi.
Romantizm Okulu
Romantizm Okulu
'nu, Avrupa'nın geçmişi geride bırakıp yüzünü geleceğe dönme sürecindeki çalkantıları yaşadığı bir dönemde, sadece Almanya için değil, tüm Avrupa için kaleme aldı. Kendisi bu metinleri yazarken Paris'te yeni bir yaşama başladığı sırada yazdı. Heine, biçimlenmekte olan yeni Avrupa'nın çelişkilerinin çözümünü romantiklerin beslediği milliyetçiliklerde değil Avrupalılıkta görüyordu. Zamanının olaylarına bakışındaki alaycılığı (Fransızlara karşı), geçmişi ve tarihi yüceltme peşindeki "okul arkadaşlarını anlattığı bu kitapta da kendi rengini belli ediyor. Geçmişin geride kalmadığı, bugününse geçmişi sırtında taşıdığı gerçeği, edebiyat alanından en çarpıcı resimlerle karşımıza çıkarıyor diyebiliriz. Diyorum ya hep Fransızlara karşı bi tavrı var. En iyisi alıntılar ile sizlere göstereyim. "Siz zavallı Fransız yazarları, korku romanlarınızın ve hayalet öykülerinizin ya hiç hayalet olmayan ya da hayaletlerin biz nasıl aksiysek o kadar sosyal ve şen oldukları bir ülkeye hiç gitmediğini sonunda görmelisiniz. Bana tıpkı birbirlerini korkutmak için yüzlerine maske takan çocuklar gibi geliyorsunuz. Bunlar ciddi, korkutucu maskeler, ama göz boşluklarından neşeli çocuk gözleri bakıyorlar. Biz Almanlarsa ara sıra en arkadaşça genç yüz maskeleri takarız, ama gözlerimizden ihtiyar ölüm bakar. Sizler zarif, güler yüzlü, aklı başında ve canlı bir halksınız, sanatınızda da sadece güzel, soylu ve insani olan var. Bunu daha eski yazarlarınız zaten görmüşlerdi, siz yeniler de sonunda aynı görüşü paylaşacaksınız. Korkuyla ve hayaletlerle ilgili şeylerden uzak durun. Deliliğin, ateşli kâbusların ve ruhlar dünyasının tüm dehşetini biz Almanlara bırakın. Almanya ihtiyar cadılar, ölmüş ayı postları, her cinsten Golemler ve özellikle Cornelius Nepos gibi feldmareşaller için çok daha verimli bir topraktır. Böyle hayaletler ancak Ren'in öte yakasında yetişebilir, ama asla Fransa'da değil. Buraya gelirken hayaletlerim Fransız sınırına dek bana eşlik ettiler. Sınıra gelince hüzünle vedalaştılar benimle. Çünkü üç renkli bayrağın görüntüsü her türden hayaleti kaçırıyor."² burada açık bir şekilde Fransız korku türü eserlerini aşağılayıcı bir tavırla eleştirdiğini düşünüyorum. Evet benim için Fransız yazar olarak
Victor Hugo
Victor Hugo
'dan farklı bir yazar oldu desem yalan olur. Kendisine katılıp katılmama konusunda pek yeterli fikrim yok. Bu yüzden kendisinden Fransız edebiyatını öğrenmek Fransız edebiyatında benim için biraz bile etkisi olamadı, yani pek de önyargılı olmam. Bir de sanırım çok fazla ayrımcılık yaşamış, kendisi Yahudi imiş. Fransanın sürekli Ortaçağ zevkine de iğne batırmadan edemiyor. "Ortaçağ'ın ruhu dişlerini sökenlerin düşlerine girerek Romantizmin egemenliğine erken bir son müjdeledi mi, bilmiyorum. Sonuç olarak, Fransız edebiyatındaki bu olayı anmamın tek nedeni şudur: Almanya'da gerçekleşen benzer bir olayı biraz sert sözcüklerle tartışırken, Fransa'da olanlarla ilgili doğrudan ya da dolaylı olarak bir düşmanlık beslemediğimi kesin bir biçimde açıklamak. Almanya'da Ortaçağı mezarından çıkaran yazarların amaçları, bu sayfalarda görüleceği gibi, farklıydı. Geniş yığınlar üzerindeki etkileri de anayurdumda özgürlüğü ve mutluluğu tehlikeye attı. Fransız yazarlarının ilgisi sadece sanatsal bir ilgiydi ve Fransız kamuoyu da sadece aniden uyanmış bir merakı gidermeye çalışıyorlardı. Çoğunluk sadece karnaval için kendisine ilginç bir giysi seçmek amacıyla geçmişin mezarlarına bakıyordu. Fransa'daki gotik modası sadece bir modaydı ve bugüne duyulan şevki yükseltmekten başka bir şeye yaramadı. İnsanlar saçlarını Ortaçağ'a özgü uzunlukta başlarından aşağı dalgalandırdılar, berberin bunun yakışmadığına ilişkin en üstünkörü sözünde de eşlik eden Ortaçağ fikirlerinin hepsiyle birlikte kısacık kestirdiler. Ah! Almanya'da durum bambaşka. Belki de Ortaçağ orada burada olduğu gibi ölmüş ve dağılmış olmadığından. Alman Ortaçağı çürümüş halde mezarında yatmıyor..." ³ daha sonra da kendisinin çok fazla tepki alacağını düşünüp "Bu sözlerin yanlış anlaşılmayacaklarını umuyorum; tam tersine, bu kitabın okuyucusunu ağır bir yanlış anlamaya karşı uyarma işlevi görmelidirler." ⁴ şeklinde bizlere görüşlerini bildirip. "Fransız edebiyatı bildiğiniz gibi değil benden dinleyin diyor." Ah çok felsefik bir kitap idi. Avrupa'nın edebiyatının nasıl şekillendirildiğini anladım az çok. Bakalım. .. ¹ syf ~ 35 ² syf ~ 144 ³ syf ~ 174 ⁴ syf ~ 177
Romantizm Okulu
Romantizm OkuluHeinrich Heine · Yapı Kredi Yayınları · 201519 okunma
··
171 görüntüleme
Neslihan okurunun profil resmi
İncelemeyi okurken de birçok bilgi öğreniliyor, gayet güzel bir yorum olmuş. 🫧😌
Ahmet Öner okurunun profil resmi
Teşekkür ederim ❀ Spoiler sayılacak pek şey yoktu o yüzden rahattım 😅
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.