'Öğrenilmiş' çaresizliğe karşı, 'öğretilmiş' çaresizlik
Kanaatimce Doğu kültürlerindeki çaresizlik anlayışını en iyi 'öğretilmiş çaresizlik' kavramı anlatır. Öğrenilmiş çaresizlik teorisinde bireyler deneme yanılma sonunda çaresizliği öğrenir. Öğretilmiş çaresizlikte ise, kişi herhangi
bir ‘deneme yanılma' yaşamasa da, toplum tarafından bireye çaresizlik
kültürü 'yüklenir'. Mesela arabesk müzik güçlü bir öğrenilmiş çaresizlik aşılama aracıdır.
Öğretilmiş çaresizlik kültüründe, bireylere neleri yapmamaları gerektiği o kadar güçlü bir şekilde öğretilir ki, o kişi o alanda yeni bir denemede bulunmayı aklından bile geçirmez. Kişi deneyip yanılmadan 'doğuştan' kaybetmeyi kabul eder! Batılılar deneyip yanılıp çaresizliği öğrenir, bizim toplumumuz çaresizliği doğar doğmaz bize öğretir ki, deneyip yanılmayalım! Bu kadar 'iyi kalpli' olduğumuz halde, bu kadar çaresizlikler içerisinde yaşamamızın temel nedeni budur!
İş aramaktan, üniversite sınavını kazanmaktan vize başvurusuna hayatımızın pek çok unvan maçına kaybetmeye hazırlanmış şekilde çıkarız. Çünkü daha önce deneyip kaybetmiş birileri sınırlayıcı önyargılarını beynimize doldurmuştur.
Öğretilmiş çaresizliğe 'bulaştırılmış başarısızlık bilgisi' de diyebiliriz.