Gönderi

Aşkım o gün başladı demiştim ya, acılarımın da aynı gün başladığını söyleyebilirim. Zinaida'nın yokluğunda eriyip gidiyordum. Aklıma hiçbir şey gelmiyordu, her şeyi elimden düşürüyordum, gergin bir şekilde sürekli onu düşünüyordum. Dediğim gibi, eriyip bitmiştim. Yorgundum. Dahası, varlığı da beni daha iyi hissettirmiyordu. Kıskanıyordum, onun gözünde ne kadar değersiz olduğumun farkındaydım. Aptalca somurtuyor, köşeme çekiliyordum. Yine de karşı konulmaz bir güç beni ona çekiyor, her seferinde kendimi, istenç dışı bir şevk titremesiyle Zinaida'nın odasında buluyordum. Zinaida da ona âşık olduğumun farkındaydı. Zaten saklamak gibi bir düşüncem de yoktu. Duygularımı alaya aldı, beni kandırdı, şımarttı ve eziyet etti. Başkasının en büyük sevinçlerinin ve en derin kederlerinin karşılıksız ve mutlak kaynağı olmak çok tatlıdır. Bense Zinaida'nın elinde mum gibi eriyordum.
Sayfa 44
3 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.