Gönderi

Anarşi: Atsız, 12 Mart Müdahalesi'ni Öngörüyor Türkiye'de gittikçe artan sağ sol gerginliği 1968'de işgallere ve silahlı çatışmalara döndü. Deniz Gezmiş'in başlarında bulunduğu sosyalist öğrenciler 12 Haziran 1968'de İstanbul Üniversitesi merkez binasını işgal ettiler. 16 Şubat 1969'da Beyazıt Meydanı'nda çıkan sağ sol çatışmasında iki genç öldü. 12 Ekim 1969'da genel seçimler yapıldı. Adalet Partisi, % 46,55 oy oranıyla 256 milletvekili çıkardı ve tek başına iktidar oldu. CHP 143, Güven Partisi 13, Birlik Partisi 8, Millet Partisi 6, Yeni Türkiye Partisi 6, Türkiye İşçi Partisi 2, Milliyetçi Hareket Partisi 1 milletvekili çıkarmıştı. ("68. Vilâyete Seyahat" başlıklı yazısında Atsız, Millî Bakiye Sistemi kaldırıldığı için âdil olmayan sonuçlar ortaya çıktığını belirtir. MHP; Birlik Partisi, Yeni Türkiye Partisi ve Türkiye İşçi Partisi'nden fazla oy aldığı hâlde sadece 1 milletvekili çıkarabilmiştir.) MHP'nin tek milletvekili Alparslan Türkeş'ti. Adalet Partisi milletvekilleri arasında da milliyetçiler vardı: İlhan Darendelioğlu, Sadettin Bilgiç, Faruk Sükan, Tekin Erer, Yılmaz Öztuna, Ferruh Bozbeyli, Mehmet Turgut, Rasim Cinisli, Hasan Korkmazcan, Latif Aküzüm, Rıfkı Danışman, Cevat Önder. Süleyman Demirel'in başbakanlığında tek parti hükümeti kurulmuştu. Anarşik hareketlerse durmadan artıyordu. 15-16 Haziran 1970'teki işçi eylemlerine on binlerce işçi katıldı; İstanbul'un ana yolları trafiğe kapatıldı, birçok bina tahrip edildi. Olaylarda 5 işçi, 1 polis, 1 esnaf öldü. Hükümet 60 gün sürecek sıkıyönetim ilan etti. Ötüken'in Nisan 1971 sayısında çıkan "Bir Millet Nasıl Çökertilir?" yazısında Atsız "komünist kışkırtmasıyla yapılan kanlı yürüyüş hareketleri" dediği bu olayları şöyle tasvir eder: "Şoförler dövülerek arabaları zorla alınıp içine dolan nümayişçileri götürmeye zorlanıyor, karakol ve kaymakamlık binaları tahrip ediliyor, yol üzerindeki bakkal vesaire dükkânları yağma ediliyor, bankalarla apartmanların camları indiriliyor, pencerelerden korkuyla bakan kadınlara çirkin işaretler yapılarak 'bu apartmanlar bizim olacak' diye bağırılıyor, bir polis memuru başı taşla ezilerek öldürülüyor, dört yarbayla birçok polis yaralanıyor." (Ötüken, Nisan 1971: 3). Atsız, Ötüken'in Haziran 1970 sayısında "Moda Yalnız Kılık Kıyafette Değildir" başlıklı bir yazı yazarak sosyalist hareketlere karşı yetkilileri uyardı. Grevlerin çığırından çıktığını, her aklına esenin grev yaptığını, sınavlarda başarısız olan öğrencilerin bile köprüde oturarak trafiği tıkadığını yazıyor ve makalesini şu cümlelerle bitiriyordu: "Hürriyeti kötüye kullanarak vatandaşları rahatsız ve huzursuz edenler hakkındaki cezaî müeyyideleri uygulamak ve bugünkü mevzuat yetersizse bunları şiddetlendirerek sosyal haydutluk ve yüzsüzlüğü önlemek. Bunlar yapılmazsa ikinci bir 'Vak'a-i Hayriyye'ye kadar daha pek çok gürültü ve karışıklık olacaktır." (Ötüken, Haziran 1970: 16). İkinci bir vak'a-i hayriyye diyerek Atsız geleceği tahmin ediyor ve uyarıyordu. Ancak anarşi hareketleri durmuyordu. 10 Aralık 1970'te Hasan Oraltay'a yazdığı mektupta Atsız şunları söylüyor: "Türkiye, disiplinini kaybetmiş bir memlekettir. Elbet sonunda disipline girecektir. Şimdi yeni bir parti kuruluyor. Ferruh Bozbeyli'nin başkanlığındaki bu partinin Demirel'i devirmesi mümkündür. Demirel devrilirse belki daha enerjik bir hükûmet iş başına gelir. O da olamazsa o zaman zannederim askerî bir müdahale olacaktır." (Hacaloğlu 2013: 125-126). Bu defa geleceği tahmin etmiyor, kesin olarak görüyordu Atsız. Üç ay sonra 12 Mart müdahalesi olacaktır. Atsız'ın “kuruluyor" dediği parti, Demokratik Parti'dir. Adalet Partisi'nden ayrılan veya ihraç edilen Demirel muhalifleri tarafından 18 Aralık 1970'te kurulmuştur. Genel Başkanı Ferruh Bozbeyli'dir. Yeni parti Demirel'i devirememiş ve Atsız'ın "O da olamazsa o zaman zannederim askerî bir müdahale olacaktır." sözü gerçekleşmiştir. Atsız bir yandan da ülkücülerin hareketlerini takip etmektedir. 22 Aralık 1970'te Osman Nuri Kurt'a yazdığı mektupta şöyle diyor: "Buradaki haberlere gelince: On gün önce Ankara'da yapılan komandolar yürüyüşü çok muhteşem olmuş. 10.000 komando vardı diyorlar. Geçen yıl 2-3 bin komando yürümüştü. Ülkü Ocağı ve Genç Ülkücüler Teşkilatı denen dernekler de hızla gelişiyor. Bakalım ne olacak? MHP'nin de büyüdüğünü söylüyorlar. Benim ağzım yandığı için seçimi görmeden buna inanmam. Komünistleri ve Kürtleri İran ve Çin'den başka, İsrail de besliyor. Milli Emniyet her şeyi biliyor ama hükûmet bir türlü aktif olamıyor." (Hacaloğlu 2013: 127).
61 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.