Gönderi

Zen, sıkılma konusunda da bir şeyler söyler. Onun başlıca pratiği olan "yalnızca oturma" dünyanın en sıkıcı etkinliği olsa gerek -Hindu­ların canlı canlı gömülme pratiği dışında elbette. Hiçbir şey yapmazsı­nız: Kımıldamak yok, düşünmek yok, endişelenmek yok. Bundan da­ha sıkıcı ne olabilir? Yine de tüm bu sıkıcılığın ortasında tam da, Zen Budizmin öğretmeye çalıştığı şey vardır. Nedir bu? Sıkıcılığın tam or­tasında sizin görmediğiniz nedir? Sabırsızlık sıkılmaya yakındır, ama daima tek bir nedenden kay­naklanır: İşin süreceği zaman miktarını gerektiğinden az tahmin et­mekten. Ne olup biteceğini hiçbir zaman gerçekten bilemezsiniz ve çok az iş, planlandığı gibi çabucak bitiverir. Sabırsızlık aksiliğe karşı ilk tepkidir ve dikkatli olmazsanız hemen öfkeye dönüşür. Sabırsızlığın en iyi çözümü, yapılacak iş için, özellikle de bilmediğiniz teknikler gerektiren yeni işler için sınırsız bir zaman koymak; du­rumlar zaman planlamasını zorladığında ise ayrılan süreyi iki katına çıkarmak ve yapmak istediğiniz şeyleri azaltmaktır. Genel hedeflerin önemi ufaltılmalı, ivedi hedeflerinki ise artırılmalıdır. Bu, değerlerde esnek olmayı gerektirir ve değerlerde bir kayma bir parça girişkenlik kaybını da birlikte getirir, ama bu gerekli bir özveridir. Sabırsızlık so­nucu ortaya çıkacak büyük bir hatanın yol açacağı girişkenlik kaybının yanında bu hiçbir şey değildir.
Sayfa 281Kitabı okudu
·
20 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.