Bir gün, Makedonyalı yüzbaşı, kıta çavuşlarından birini bölük kumandanlığı odasına çağırttı. Müfit’le ben de orada idik. Çavuş sağlam yapılı ve yakışıklı bir Türk delikanlısı idi.
Yüzbaşı gencin izzetinefsini kıracak şekilde azarlamağa başladı. Daha ziyade mensûb olduğu ırka hücum ediyordu.
— Sen, diyordu, nasıl olur da necip Arap kavmine mensup Peygamber efendimizin mübarek soyundan gelen bu çocuklara sert davranır, ağır sözler söylersin? Kendini iyi bil.
Sen onların ayağına su bile dökemezsin.