Gönderi

Eflatun diyor ki, "İnsan siyasal bir hayvandır." Bu söz çok derin bir anlam içeriğine sahiptir. Genellikle kendilerinin 'metin sahibi'nden daha iyi anladıklarını sananlar, kendi hayallerince bu sözü 'sosyal bir hayvan' diye anlamlandırıyorlar; çünkü onlara göre siyaset, ayağa düşen bir iş, kötü ve çirkin bir iş; hile, zulüm, sulta peşinden gitme, halkı aşağılama, güç sahibi ve gündelik maddi işlerdir. Dolayısıyla sosyal olmak, insanın "fiili" ve insanı hayvandan ayırdeden en somut özellik olabilir. (...) Sonra sosyal olmak insana özgü bir fiil değildir. Bal arıları, karıncalar ve diğer birçok hayvan da 'sosyal hayvan'dır. Hatta bal arısı, insandan daha da sosyaldir. Aslında insan adlı yaratık türüne özgü olan özellik, 'siyasal' olmaktır. Siyaset, pis ve çirkin manevralardan, ahlaksız hilelerden, rakibi yenip koltuğu kapmak için her çeşit dolap çevirmekten çok öte bir şeydir. Siyaset, hükümet olmanın ötesinde, halka tasallut etmek değildir. Siyaset, bir topluluk ve gruba bağlılık duygusu, bireyin ona karşı sorumluluk duygusu ve toplumsal yazgı karşısında topluma bağlanma ve sahip çıkma işi, grupsal ve sosyal vicdana sahip olmak, bireyin içinde yaşadığı sosyal hayat, hareket, çile, çalışma ve gidişata ortak olmak demektir. Heidegger'in deyimiyle; "Var olduğunu bilen, âlemdeki varlığının farkında olan ve kendisini varlığa düşmüş hisseden tek varlık insandır". Bu sebepledir ki sadece insan, varoluşçu anlamda "varlık” sözcüğüne sahiptir. (...) İnsan da birçok hayvan gibi 'sosyal'dir, yani 'toplum'da yaşamaktadır, fakat toplumda yaşadığını bilen, sadece ve sadece insandır.
Sayfa 134 - Fecr YayınlarıKitabı okudu
·
53 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.