- "İhsan efendi, 1925 yılında, yüksek tahsil yapmak için Kahire'ye gelmiş. İstanbul'dan hareket eden vapurda Mehmed Âkif merhum da varmış. Mısır'a, artık temelli kalacağı, son gelişiymiş. İhsan Efendi, Âkif Bey'i ilk defa bu vesile ile tanımış. İhsan efendi, El Ezher'deki tahsilini tamamladıktan sonra imtihana girerek "âlimiyye" şehadetini-diplomasını almış; imtihanda yüzlerce talebe arasında ikinci olmuş. [...] Kahire'ye gelişimin ilk günüydü. Arkadaşlar, "İhsan Efendi'ye derse gideceğiz, seni de götürelim dediler. İhsan efendi , medrese olarak kullanılan eski bir tekkenin hem müdürü hem de müderrisi idi. İhsan Efendi burada Arapça ve Türkçe ders takrir ediyordu. Arapça olan derslerine Türklerle birlikte Habeşli, Sudanlı, Nijeryalı, Hindistanlı, Pakistanlı talebelerde katılırdı... [...]İhsan Efendi, biz Türklerle bilhassa meşgul olmak ve bizi yetiştirmek istiyordu. Şöyle demişti:
- "Ben sizi, İslâmiyet'e ihlâs ile pek çok hizmetler etmiş; bu yüzden de bütün kötülerin düşmanlığını celbederek, başına bir çok felâketler sarılmış olan, kendi memleketimiz için hazırlamak istiyorum. Gelin sizle Türkçe edebiyat okuyalım."
Bunun için Ziya Paşa'nın "Terkib-i Bend" ve "Terci-i Bend"lerini okumamızı istedi. Okumaya başladık...