Gönderi

— Körler renklerden nasıl bahsederlerse hastalıklardan işte o şekilde bahseden doktorlar sizde nevrasteni ya da sinir zayıflığı olduğunu söylüyorlar. Hem onlar sizin hastalığınızı teşhiste başarılı olsalar bile gene tedavi edemezler, çünkü bir "organ dokusunun" yeniden oluşması için tabiatın onu ilk oluştururken kullandığı araçlar gerekir. Tabiatın eli de yoktur, aleti de; ama çok becerikli, çok ince fikirlidir; en büyük, en muazzam inşaatında maddenin hücre gibi en küçük parçalarını kullanır. Elle tutulamayacak kadar ince bir sisten kayalar, madenler, nebatlar, hayvanlar insanlar vücuda getirir. Ama nasıl yapar? Çekim ile, ağırlık ile, eğilimle, geçişim ve etkiyle, iç etkileşim ile, kılcallarla, birleşim ve ilgi ile yapar. Samanyolunu nasıl yaparsa bir kum tanesini de aynen öyle yapar: gezegenlerle uyduların uyumu her ikisinde de aynı uyumdur, samanyolu da, kum tanesi de ancak birleşiminde yer aldıkları maddenin hareketi sayesinde kalıcı olur: bu hareket onların durmadan kaynayan bir aşk ve uyum ruhu demektir. Gökteki yıldızlarla bu odadaki güneş şuaında raks eden, tozlar arasında oluşum açısından hiçbir fark yoktur, bu tozların en küçüğü bile "sirius yıldızı" denilen yıldız kadar mükemmeldir; çünkü kainatı oluşturan cisimlerin en ilginci, hepsinin oluşumunda etmen olan, hepsine can veren en küçük zerredir. Doğa işte böyle iş görür. Duyulamayacak, tutulamayacak, tartılamayacak kadar ince şeylerden bizim duyularımızın hissettiği, aklımızın tartıp ölçtüğü şu koskoca dünyayı çıkarır; hele biz insanları vücuda getirirken kullandığı ilke bir nefesten daha ince bir ilkedir. Onun için biz de tıpkı onun gibi duyulamayacak, tutulmayacak, tartılmayacak araçlardan, aşka benzeyen çekimden, hissedilmeyecek kadar ince bir geçişim ve etki ilkesinden istifade etmeliyiz. Takip edilecek prensip işte bu prensiptir. Ama bu prensibi şimdi şu vaziyete nasıl tatbik etmelidir? Şu yıpranmış sinirlere nasıl yaşam vermelidir? Şimdi kala kala bir bu noktanın incelenmesi kalıyor. Bunun için önce şu meseleyi halledelim: sinir nedir? Beyinle kirli ilikten çıkıp vücudun her tarafına dağılarak beyindeki uyarımları aktaran ve hareketli organı harekete getiren birtakım iplerle iplikler. Şu durumda sinirler demek duygular ve hareketler demek. Bunların oluşumlarındaki özellikle özlerini anlamamıza da işte bu kadarı yeterlidir. bu öze ne isim verilirse verilsin, her durumda duygular silsilesinde "sevinç" ve maneviyat alanında "mutluluk" dediğimiz şeyin aynı olduğunda şüphe yoktur. Bu duruma göre bir sevinç ve mutluluk molekülu bulunacak olursa sinirleri tamir edecek öz de bulunmuş olur. 'Sevinç molekülü'nden amacım, maddi bir şey, belirli bir madde, katı, sıvı, gaz ve radyasyon halleri denilen dört hale dönüşebilir bir cisim, atomik ağırlığı belirlenebilir bir maddeden ibarettir. Yaradılış devirlerinden beri insan, hayvan ve bitki gibi canlı varlıkların duydukları "sevinç" ve "keder" maddi birtakım özlerdir, bunlar manevi ve ruhi niteliklerinden dolayı maddidir, zaten tabiatın hareket, madde ve anlayış ismindeki üç niteliği birdir. Bu duruma göre şimdi sorun yeterli miktar sevinç molekülleri elde edip bunları "içsel geçişim" ve "cilt solunumu" yöntemleriyle organizmaya sokabilmektedir. Onun için ben size birtek tedavi şekli olarak mutlu bir insan gömleği bulup giymenizi tavsiye ederim. Kral bu sözleri işitince: — Ne! mutlu bir insan gömleğimi giymeliyim? diye haykırdı. — Teninize giymelisiniz ki kuru cildiniz mutlu adamın ter bezelerinin terleme sırasında sağlıklı derisinden çıkardığı mutluluk moleküllerini solunum yoluyla içine çekebilsin, haşmetmeab. Her halde cildin görevlerini biliyorsunuzdur: nefes alır, nefes verir ve içinde bulunduğu çevreyle sürekli değişimler yapar. — Bana verdiğiniz ilaç bu mu, mösyö 'Rodrigue'? — Bundan daha makul ilaç olamaz, haşmetmeab. Ben "Codex"in formülleri içinde bunun yerini tutabilecek hiçbir ilaç göremiyorum. Tabiatı bilmedikleri için onu taklitten aciz olan eczacılarımız laboratuvarlarında pek sınırlı ilaçlar yapıyorlar; bunlar da her zaman tehlikeli şeyler olmakla beraber her zaman etkili şeyler olmuyor. Onun için yapmasını bilmediğimiz ilaçları yapılmış olarak almaktan başka çaremiz yoktur, mesela sülük, dağ ve deniz havaları, kaplıca suları, eşek sütü, yaban kedisi postu ve mutlu adam giysisi gibi şeyler hep hazır bulduğumuz ilaçlardır... Cepte taşınan çiğ bir patatesin romatizma sancılarına karşı birebir olduğunu bilmez misiniz? Siz tabii ilaç istemiyorsunuz; yapay ve kimyasal ilaçlar, hazır ilaçlar istiyorsunuz; damlalardan, tozlardan hoşlanıyorsunuz! Kral özür dileyip derhal itaat edeceğini vadetti. Oda kapısına kadar ilerlemiş olan doktor 'Rodrigue' başını çevirdi: — Gömleği giymeden biraz ısıtın!
Sayfa 67 - 68 DorlionKitabı okudu
·
40 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.