Gönderi

Ruh Adam'da Psikolojik Atmosfer: Eserin kurgusuyla paralel olarak en başarılı yanlarından biri psikolojik atmosferidir. Olaylar sanki somut mekânlarda değil zihinlerde cereyan etmektedir. Ev, okul, Çamlı Koru gibi somut mekânlar sanki, zihnî maceraları bir yere oturtmak, kahramanların ayaklarını yere bastırtmak için kabataslak çizilmiş yerlerdir. Yaşanan şeyler zihinlerde ve ruhlardadır. Onlar için de yanı yöresi, kenarı köşesi belirlenmiş somut mekânlar gerekmemektedir. Kahramanlar âdeta seyyal varlıklardır ve bu varlıklar ruhlar gibidir. Sanki romanda ruhların dansı vardır. Çamli Koru'daki kanepede oturan Selim, bedeni görünmeyen bir kadının okuduğu şiiri duyar. Kanepenin diğer kenarında oturan kadın ise bir başkasıdır; Leylâ Mutlak'tır. Selim'in uzun uzun sohbet ettiği Leylâ Mutlak günün birinde yok oluvermiştir. Yardımcısı Gülsafa Kalfa birden yaşlanır, sadece Safa olur. Şeref, resim çerçevesinden çıkar, kanlı elleriyle kapı tokmağına dokunur. Ayşe Pusat, çerçevedeki resmin değiştiğini, Şeref'in hüzünle gülümsediğini ve başını salladığını görür. Resmin altındaki yazı silinir. Maltepe'deki evin penceresinden görünen Yek, yarım saat sonra Erzurum'dan Selim'e telgraf yollar. Yek'in getirdiği celpname ile Selim, mahşerdeki mahkemeye gider. Bütün bunlar olurken Ayşe'nin öğrencileriyle ve Selim Pusat'la, Selim'in de Ayşe'nin öğrencileri ve arkadaşlarıyla konuşmaları, sanki ruhların dansına zemin hazırlamak içindir. Atsız'ın başından da geçen gerçek olaylar da aynı şekilde hayallerin oynaştığı sahnede bir dekordur. Eser baştanbaşa, bir zamanlar Maltepe ve civarında yaşamış birkaç ruhun macerasıdır. Ve bu ruhlar macerası şahane bir dille anlatılmıştır. Başka romanların ruhi tasvirlerinde olduğu gibi, öyle karmaşık ve çapraşık bir dille değil, alabildiğine yalın bir dille anlatılmıştır. Birbirini takip eden uzun cümlelerin yorucu anlaşılmazlığıyla değil, kısa cümlelerin, okuyucuyu yormayan yalınlığı ve duruluğuyla anlatılmıştır. Sadece bir örnek: "Selim, kadın güzelliğinden zevk alıyor değil, bu güzelliğe saygı duyuyordu. Ancak onun ruhunu dolduran askerlik başka her şeyi o kadar ezip kırmıştı ki, kadın güzelliğine karşı olan duyguları da kalbinin derinliklerine sinmiş ve artık kendisi de bu hissinin varlığından habersiz yaşamaya alışmıştı." (s. 100).
·
46 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.