"İçine doğduğu dünya büyücülüğün, falcılığın, batıl inançların kol gezdiği
bir dünyaydı. Bıraktığı dünya, olgusal deneye, ussal ve eleştirel düşünmeye,
doğal güçleri anlama ve denetlemeye yönelen bir dünya olmuştu.
Öldüğünde çağdaşları onu, “Gerçeği soluyan Robert Boyle” diye anmışlardı."