Tanrı’nın ortaya çıkışı yalnızlığın ilk ürpertisi ile aynı zamana rastlıyor. Ürpertinin boşluğunda buluyor yerini. Böylece ilahi sonsuzluk tüm varlıkların katlandığı yalnızlığın tüm anlarına yetişiyor.
Kimse Tanrı’ya inanmıyor; tek başına bir monoloğun eziyetinden kaçmanın dışında. Konuşacak başka kimse var mı zaten? Tanrı her tür diyaloğa açık görünüyor ve anlaşılan kederli yalnızlığımızın dramatik bahanesi olmaktan alınmıyor.
Tanrısız bir yalnızlık katıksız bir deliliktir. En azından çılgınlıklarımız onda sonlanır ve böylece bizler ruhumuzu ve zihnimizi sağaltırız. Bir tür paratonerdir Tanrı. Kederlerimizin ve düş kırıklığımızın en iyi iletkenidir.