Bir kimse ki, bu mükevvenatın vüsat ve azametini görür; bir kimse ki, hiçbir zerrenin abes yere yaratılmamış olduğunu anlar; bununla beraber taşlara, heykellere veya kendisi gibi âciz fâni insanlara tapar durursa, bunları o muazzam Hâlık-ı kâinat'a şerik ittihaz eylerse artık onun manen, ruhen ne kadar sükût etmiş olduğu tezahür etmez mi?