Gönderi

Günahlar içinde yüzdüğü halde, bir hareketiyle rabbinin şefaatini kazanan,bütün günahları affolan, cennetin en kıymetli yerine kabul olunan kişilerin hikâyeleriydi bunlar. Kiminde işret, kumar ve fuhuş içinde yaşadığı halde bir münafıkı öldürdüğü için cennete hak kazanan, kiminde tövbe edip çile çekmeye giden ve gık demeden sabrını ölçmek için yapılan bütün eziyetlere göğüs gererek, herkesi hayretler içinde bırakan adamlar, Allah’ın şefaatini, mucizesini gösteren, çöl toprağına dikilmiş olduğu halde yeşeren çomaklar, tövbe edip evlendikten sonra sesini yabancı bir erkek duymasın diye ağzına ceviz koyarak konuştuğu için, bedeni günahlar içinde geçen yılları bir anda affolan kadınlar, taş olan günahkârlar, sonsuz çölleri sadece inanarak geçen ermişler ve daha yüzlercesi; günah ve tövbe üzerine kurulu bu hikâyelerin yüce kahramanları olarak Rüstem Efendi’nin aklından birer birer geçiyor ve bu kahramanlar, kanlı canlı birer insana dönüşüyor, uzun boyları, heybetli vücutları, geniş omuzları ve sağlıklı güçlü görünüşleriyle, hafif kambur, çökmüş, yüzü kalın çizgilerle bin parçaya bölünmüş adamın ezilmiş ruhunda afyon tesiri yapıyor, beyninin bütün hücrelerini böyle bir hikâyenin kahramanı olmak için bir şeyler düşünmeye zorluyordu.
Sayfa 27
25 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.