Gönderi

Başlangıçtan beri sancak, imparatorluğun temel yönetim birimiydi. Birkaç sancak bir beylerbeyilik (eyalet) oluştururdu. Eyalet terimi 16. yüzyıl sonlarından itibaren kullanılmıştır. Sancaklardan "paşa sancağı" diye bilinen biri, doğrudan doğruya beylerbeyinin yönetiminde olurdu. Subaşılık diye bilinen birkaç küçükçe birim birarada bir sancak oluştururdu. Kendileri kasabalarda oturan subaşılar, bölgelerindeki köylerde oturan sipahilerin komutanlanydı. Her subaşılığın büyükçe bir köyünde, sipahileri sefer için örgütleyen ve subaşının bayrağı altında topla­yan çeribaşı adlı bir görevli olurdu. Sancağın tüm tımarlı sipahileri üzerinde bir alaybeyi bulunurdu. Beylerbeyinin has topraklan tüm sancaklara, sancakbeylerininkiler de tüm subaşılıklara dağılmış olurdu. Gene bunun gibi, çesitli köylerdeki hisseler, subaşıların zeametleriyle sipahilerin tımarlarını oluştururdu. Bu sistem görevlinin dene­ tim alanını genişletmek ve tek bir kişinin bir köyün tümüne hakim olmasını en­gellemek için tasarlanmıştı. Eyaletler, kadıların idari ve kazaî bölgeleri olan kadılıklara göre ikinci bir tak­sime konu olmuştur. Kadının kendisi kasabada oturur, bölgedeki çeşitli topluluk­ lara nâib'lerini gönderir ve nahiye mahkemeleri açardı. Kadı, öncelikle şeriat ve kanunu uygulayan bir yargı hakimi idi; ama aynı zamanda sultanın idari ve mali emirlerinin yerine getirilmesini gözetmekle de görevliydi. Bu niteliğiyle mali işler denetçisiydi ve yöneticilerin yasadışı etkinliklerini derhal hükümete bildirmek yetkisine sahipti. Sultanın emriyle bazen eyalette teftiş gezileri yapardı. Osmanlı yönetiminin omurgasını oluşturan kadılar, 1 5 . yüzyılda yükselerek sancakbeyi ve beylerbeyi olabilmişlerdir. Kimi kadıların geniş yetkilerini kötüye kullandıkları olurdu. Kadı sayısı sınırlı olduğundan kadılık görevi için, tıpkı tımarlar için olduğu gibi, büyük rekabet vardı. Ülkede kadılık sayısı sınırlı olup kadı namzetleri birkaç katına vardığından kadılık iki yıla, hatta zamanla daha kısa dönemlere indirilmiş­tir. Kadılar, yıllarca adaylıkta bekleyebilir, atanır atanmaz da çok para kazanmak için yolsuzluktan çekinmezlerdi. Diğer bir taraftan 16. yüzyıl ortalarında yüzlerce Anadolu medresesinde o kadar çok öğrenci kadı olmak için okuyordu ki onlara yer bulmak imkansız hale geldi. Sqfta denen bu öğrencilerin çeteler oluşturup kent yaşamını felce uğrattıkları ve köyleri talan ettikleri sıkça görülmüştür.
Sayfa 120 - PdfKitabı okudu
·
91 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.