Gönderi

54 syf.
·
Puan vermedi
Bir Stefan Zweig kitabı daha bitirdim. 'Kızıl' kelimesi olaya çok sonradan dahil oluyor. Bu süreye kadar anakarakter olan Berger'i tanıtıyor yazar bize. Kız gibi büyümüş Berger, narin ve özgüvensiz. Bu yüzden kendinin tam tersi olan birini idol belirliyor kendine, sonrasında asla onun gibi olamayacağını anlasa da... Kitapta bir şekilde herkes kendine benzeyen insanlarla bir araya geliyor. Yazar Berger'in nasıl insanlığını kaybetmek üzereyken bir olay sonucu yeniden yaşama dönmesini anlatıyor. Dili çok güzel. Yeni yanmaya başlamış bir ateşin önce yavaş yavaş sönmesi, sonra birden coşup, tamamen bize veda etmesi gibi. Berger yaşamaya tutunurken ben de tutundum, ölürken ben de öldüm. Zweig'ın kitaplarında sevdiğim bir diğer şey insanı değerleri ve insan olmanın, yaşıyor olmanın ne demek olduğunu çok canlı bir şekilde anlatabilmesi. Berger hayata yardım etme arzusuyla tutunuyor ilk defa. Dünyası sevgi duyabildiği için renkleniyor. Baştaki hastalıklı ruh halinden çıkabiliyor ve dünya görüşündeki zıtlıkları çok net görebiliyoruz. Eleştirebileceğim tek nokta on üç yaşındaki bir kıza karşı hissettiği 'fazla sevgi' olabilir. Ben okurken bu kısımdan ziyade Berger'in kişisel gelişimine dikkat ettim ama bu konunun ağır eleştirilmesini haklı buluyorum. Ayrıca Karla'nın saçlarındaki kızıl, Berger'in kolundan akan kan ve hastalık olan kızıl bir üçgen oluşturmuş. Oldukça kırmızı bir kitap. Yazarın ilk kısımda taşradan büyük şehir (Viyana) hayalleriyle gelip gerçeklerle yüzleşen bir karakteri bize tanıtması da o dönemin gerçeklerine güzel bir ışık tutmuş. Akıcı ve kısa, bu yüzden tek oturuşta bitirebilirsiniz.
Stefan Zweig
Stefan Zweig
Kızıl
KızılStefan Zweig · Maviçatı Yayınları · 201929,5bin okunma
·
55 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.