Arkadaşımın annesi narkozdan kalkar kalkmaz, ameliya
tın başarılı olup olmadığına kesin açıklık getirmesi beklenen birkaç test yapılmıştı. Doktorun söylediğine göre ameliyatın hemen sonrasında bacaklarda bariz bir kıpırdanma hissedilecekti. Ama hiçbir şey olmamıştı, operas
yondan günlerce sonra bile. Doktorlar, ameliyatın üstünden bu kadar zaman geçtikten sonra olumlu bir gelişme olmayacağını; hastanın, hayatının geri kalanını tekerlekli sandalyede geçireceği fikrine alışması gerektiğini söylemişlerdi. Arkadaşımın sinirleri çok yıpranmıştı, annesinin psikolojik durumundan bahsetmeme gerek yok sanırım. Arkadaşımın telefonundan sonra annesinin durumuna çok üzülmüş, olanlardan çok etkilenmiştim. Başta arkadaşımın benden ne istediğini ben de anlamamıştım, sonra arkadaşım aniden annesinin tekrar yürüyebilmesi için istek gücümü kullanmamı rica etti. Sonuçta, oğlumun sağlığıyla ilgili de başarıya ulaşmıştım. Arkadaşım haklıydı ve ben ona isteğimi hemen o gün evrene yollayacağıma dair söz verdim. Telefon görüşmemiz bittiğinde saat tam 15.30'u gösteriyordu. Hemen isteğimi evrene gönderdim. Saat 19.30'da arkadaşımdan bir mesaj aldım; hastanede olduğunu yazıyordu. Annesi ona gururla sağ ayağını oynatabildiğini göstermişti! Şaşırmamıştım bile, zira istemenin sınırsız bir gücü olduğunu biliyordum .