Eskidenmiş
Sonsuzluk, bizden dışarda ve içerde
İkili bir sessizlikle
Bahşedermiş dinginliği
I
Yıldızların karanlık bir rahimde doğmadan
Durmaları gibi
Öylece asılı ve ışıklı
Safmışım ben.
Safmışım ve şiir öyle varmış.
İçime yıldız ışığıyla
Bir dövme yaptırmak istediğimde
Tanrı kızdı.
Ve kaldım.
Her beyazlık çağırdı beni.
Dedi ki;
Yumuşaksa eğer tenin
Başka bir şey olur senle
Aşk olur mesela ve bu zordur.
Aşk olur ve bu çok zordur.
II
Her şey yolunda gittiğinde kalır kalp.
Donmuş bir göl gibi tıpkı.
İçimdeki genişliğe dedim ki,
Sonsuzluk benden çıkan ve bana dönen değil,
Benden çıkan ve bana dönmeyendir.
Dönmeyendir sonsuzluk.
III
Prusyalılar acaip bir simetriyle kurduklarında şehirlerini
Tanrı’nın geniş kalbini düşünmüşlerdi.
Ve biliyorlardı, kıyısında ağaçlar olan bir göl
Her millete iyi gelir.
Ama gel gör ki,
Orada, o göle yansıyan simetride boğuldu tarih
Aklın simetrisi ve dalganın kırık kalbinde
Yıkıldı ihtişamı iyiliğin.
Ve düzen bozuldu
Ve o günden sonra
Sonsuzluk bizden koptu
Ve o günden sonra sonsuzluk
Geri dönmedi.