Gönderi

Asiller, ağır işlerde çalışanları Batı'da ince bellerini ya da Doğu'da muntazam bir şekilde uzamış tırnaklarını göstererek aşağılıyorlardı. "Egemen olan sorumludur." anlayışına rağmen alt sınıfları oluşturan bu insanlara karşı en küçük bir yükümlülük taşımadıklarını biliyoruz. Kitleler açlıkla boğuşurken, zenginler sofralarından eti, dudaklarından en seçkin şarapları bir an olsun eksik etmedikleri, bolluk içinde yaşadıkları ve altın yaldızlı arabalarda gezinip duruyor oldukları için en küçük bir vicdan azabı bile duymuyorlardı. Bütün bunlar, kitlelerin kötü durumlarını kolayca görmezlikten gelmeyecek yeni bir üst tabakanın oluşmasını sağlayan Endüstri Devrimi'yle birlikte değişmiştir. Yeni zenginlerin büyük bir kısmı daha birkaç nesil öncenin alt sınıflarını oluşturan insanların soyundan gelmektedirler. Dolayısıyla zenginliklerini paylaşmamaları düşünülebilir mi? Ne var ki, böyle bir paylaşım için oldukça isteksiz görünmüşler ve kendileri için çalışan bu kitlelerin görmezden gelinmesinde herhangi bir yanlış olmadığı düşüncesini seslendirenlere anında kulak kabartmışlardır. Çünkü başarı merdivenlerini bir başlarına çıkarken dönüp arkalarına bakmamanın onursuzluk anlamına gelmeyeceğinden oldukça emindirler. Spencer'ın bu yeni zenginleşmiş kitleye telkin ettiği cümle aslında pek çok şeyi açıklıyor: "Doğanın yasaları bu şekilde işliyor!" İşte bu şekilde, zenginlerin hissedebileceği vicdan azabı da ortadan kaldırılmış olmaktadır.
Sayfa 53 - Akılçelen KitaplarKitabı okudu
·
109 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.