Gönderi

Daha önce geçen bilgilerle açıkça belli oldu ki, Müslümanların bir karış toprağına saldırılması durumunda cihad hareketi önce o toprak üzerinde yaşayanlara ve ona komşu ülkelerde yaşayanlara görev olarak verilir. Fakat o ülke halkı yeterli çoğunluğu sağlayamazlar, kaytarırlar veya uyuşuk davranırlarsa farz-ı ayn olan cihad hareketi; aşama aşama onları izleyen diğer Müslüman ülke fertlerine doğru yayılır. Daha sonra bu farz-ı ayn olan yükümlülük genişleyerek, aşama aşama yeryüzünün -doğusundan batısına kadar- tamamını kaplar. Bu durumda kocanın hanımına, babanın genç evladına ve alacaklısının borç verdiği kişiye izin vermesi şartı aranmaz. Buna göre: 1- Bu perişanlığın vebali, herhangi bir Müslüman toprağı kâfirlerin denetimi altında kaldığı sürece bütün yeryüzü Müslümanlarının üzerine yüklenir; bu vebalden hepsı yükümlü olurlar. 2- Bu işin vebali; düşmanı savma yeteneği, olabilirliği ve gücüyle doğru orantılı artarak bütün topluma yayılır. Böylece önce âlimlerin, yöneticilerin ve (toplumlarında etkili ve parmakla gösterilen) propagandacıların günahı, kültürsüz ve halk kesiminde kalanlardan kat kat fazla olur.
Sayfa 315Kitabı okudu
·
308 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.