Gönderi

Çin'li İnsan Hakları Aktivistinin Kendi Ülkesinde Başına Gelenler
Yeni bir gelişme olmuş. Otuz Bir Aralık’ta Çinli yetkililer Liu Xiaobo’nun karısıyla görüşmesine izin vermişler. Bu, onların yeni davası, gündemdeki en zorlu dava, Liu Xiaobo’nun aralık başında gözaltına alınmasından sonra hemen hemen başka hiçbir işle uğraşmadılar. Paul’ la Linda yakın gelecek için karamsarlar, ikisi de Beijing Halk Güvenlik Bürosu’nun Liu’yu devlet gücünü yıkmaya kışkırtmak suçuyla resmen tutuklamalarını sağlayacak kanıtları toplayıncaya kadar içeride tutacaklarından eminler, böyle bir suçlama Liu’yu on beş yıllık hapis cezasına çarptırabilir. Suçu da, siyasal reform yapılması, insan haklarının daha kapsamlı olması ve Çin’de tek parti rejimine son verilmesi çağrısında bulunan 08 Sözleşmesi adındaki manifestoyu hazırlayanlardan biri oluşu. Liu Xiaobo, mesleğe bir edebiyat eleştirmeni ve Beijing Üniversitesi’nde profesör olarak başladı; önemli bir figür olarak, Oslo Üniversitesi ve New York’taki Columbia Üniversitesi, yani Alice’in Columbia Üniversitesi, doktora çalışmalarını yürüttüğü üniversite başta olmak üzere çeşitli yabancı kuruluşlarda konuk profesörlük yaptı; Liu’nun aktivist çalışmalarının geçmişi 1989’a kadar uzanıyor, 1989 Berlin Duvarı’nın yıkıldığı yıl, fetvanın verildiği yıl, Tiananmen Meydanı olaylarının olduğu yıl ve işte tam o sırada, 1989 ilkbaharında Liu, Columbia’daki görevinden istifa ederek Beijing’e döndü, öğrencilere destek vermek üzere Tiananmen Meydanı’nda açlık grevine başladı ve daha fazla kan dökülmesini engellemek için şiddete başvurmayan protesto hareketlerini savundu. Bu yüzden iki yıl hapis yattı, sonra Çin hükümetinin Tibet’teki Dalai Lama’yla görüşmesini önerdiği için 1996’da üç yıl çalışarak kendini yeniden eğitmeye mahkûm oldu. Bu kararı başka tacizler de izledi ve o zamandan beri polis gözetimi altında yaşadı. Son tutuklanması, tesadüfen ya da kasten 8 Aralık 2008’de, yani Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi’nin altmışıncı yıldönümünden bir gün önce gerçekleşti. Bilinmeyen bir yerde tutuluyor, avukatla görüştürülmüyor, yazı araçları verilmiyor, kimseyle iletişim kurmasına izin verilmiyor. Karısına yılbaşı akşamı görüş izni verilmesi önemli bir dönüm noktası mı, yoksa davanın sonucu üzerinde hiçbir etkisi olmayacak bir merhamet gösterisi mi?
Sayfa 185
·
341 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.