Gönderi

495 syf.
7/10 puan verdi
Da Vinci Şifresi Silas Karakteri Psikanalizi
"Da Vinci Şifresi" kitabında Silas karakteri, Vatikan'a hizmet ettiği söylenen Opus Dei tarikatının bir keşişidir ve aynı zamanda Jacques Sauniére’in katilidir. Albino olan Silas, gençliğinden beri reddedilme ve dehşetle karşılaşmasından motivasyonunu alır. Piskopos Aringarosa’nın etrafına katılarak dini bulur ve kendini Opus Dei'nin katı Katolik geleneklerine adar. Silas, kendini cezalandırma ve bekarlığa takıntılıdır ve hayattaki amacı Piskopos ve Opus Dei’ye yardım etmektir. Silas'ın karakterini analiz edebilmemiz için önce varlığına bir göz atalım. Albino olması ve bu nedenle toplum tarafından dışlanması kitapta sıkça vurgulanmıştır. Albinizm, kalıtsal bir bozukluk olup görünüm bozukluğu nedeniyle toplumda kabul görmeme, anksiyete ve öz saygı kaybı gibi psikolojik sorunlara yol açabilir. Silas'ın çocukluğuna indiğimizde (10. bölümde anlatıldığı üzere), Silas, sarhoş babasının albino bir çocuk doğurduğu için annesine şiddet uygulamasına şahit olmuş bir çocuktur. Annesinin ölümüyle kendini suçlamaya başlamış ve ilk cinayetini 7 yaşında babasını öldürerek işlemiştir. Bu durumda olan bir çocuğun en çok isteyeceği şeyi vaat eden Opus Dei tarikatına bağlanmıştır. Vaat ettikleri şey "affolunmak"tır, ki bu Silas için annesinin ölüm sebebini kendisine bağlamış bir çocuk için çok önemli bir eylemdir. "İsa oradaydı ve ona bakıyordu. Buradayım, dedi İsa. Taş kenara yuvarlandı ve sen yeniden doğdun." (Sayfa 69) İnsan psikolojisi uzun bir süredir dine sığınmıştır. Silas da dine sığınmıştır, çünkü onu affeden, günahlarından arındıran bir koruyucu kalkan olarak görmüştür. Tanrı olarak görülen şey, tamamen bağlanma figürüne uygun olarak görülen şeydir. Bu bağlanma figürünün anne veya baba imgesi olup olmadığını tartışmaya ihtiyaç hissetmiyoruz. Buradaki asıl mesele, Tanrı'nın, ihtiyaç hissedildiği zaman çocuklarının daima yanında olup onların emniyetlerini sağlayan koruyucu ve şefkatli bir anne gibi düşünülmesidir (Kaufman, 1981, sh.67). Silas, Tanrı'ya güvenli bir şekilde bağlanmış ve hayatını Ona adadı. Silas'ın dindar olup cinayetler işlemeye devam etmesinin iki sebebi olduğunu düşünüyorum. İlk sebep, öldürdüğü herkeste babasını gördüğü ve annesini kurtaramadığı için "annesi" yerine koyduğu tarikatının başına bir şey gelmesin, geç kalınmasın diye cinayet işlemekten çekinmemesidir. "Bugün işlediği günahların kutsal bir amacı vardı. Yüzyıllardır Tanrı'nın düşmanlarına karşı savaş açılıyordu. Bağışlanacağı vaat edilmişti. Öyle bile olsa, Silas günahlarının bağışlanması için fedakarlıkta bulunması gerektiğini biliyordu. (...) Bedeni cezalandırma. Sonunda kanının aktığını hissetti." (Sayfa 22) Bedenine zarar vermesinin ve bundan haz almasının elbette biyolojik bir açıklaması var, fakat psikolojik olarak analiz edersek, Albino bir birey olmasından dolayı kendine karşı öz saygısının olmadığını da çıkarabiliriz. "Bağışlanacağı vaat edilmişti" alıntısından da 7 yaşındaki Silas'ın kendini affedemediğinden ötürü dışarıdan affolunmaya karşı duyduğu arzuyu kanıtlamış oluyoruz. Silas karakteri, Dan Brown'ın "Da Vinci Şifresi" kitabında önemli bir antagonist olarak karşımıza çıkıyor. Onun varoluşu, geçmişi ve davranışları, bir dizi psikolojik ve sosyal faktörden etkilenmiştir. İşte Silas karakterinin derinlemesine analizi: **1. Albinizm ve Toplumsal Dışlanma:** Silas'ın albinizm hastalığına sahip olması, fiziksel görünümü üzerinden toplum tarafından dışlanmasına ve reddedilmesine neden olmuştur. Bu durum, Silas'ın çocukluktan itibaren zorlu bir yaşam sürmesine ve kendisini yetersiz hissetmesine yol açmıştır. **2. Aile İlişkileri ve Travmalar:** Çocukluğunda babasının şiddetine ve annesinin ölümüne tanık olması, Silas'ın psikolojisini derinden etkilemiştir. Babasını öldürerek yaşadığı travma, Silas'ın suçluluk duygularını ve kendine olan öfkesini beslemiştir. **3. Din ve Bağlanma İhtiyacı:** Silas, Opus Dei tarikatına katılmasıyla birlikte dinin sağladığı güvenli bağlanma ihtiyacını karşılamıştır. Onun için Opus Dei, günahlarını affettirecek bir koruyucu ve şefkatli bir varlık olmuştur. Bu bağlanma, Silas'ın dindarlıkla iç içe geçmiş hayatının temelini oluşturmuştur. **4. Kendine Zarar Verme ve Keşişlik:** Silas'ın bedenine zarar verme eğilimi, hem biyolojik hem de psikolojik bir açıklamaya sahiptir. Biyolojik olarak, bu eğilim albinizmin getirdiği öz saygı kaybı ve toplumsal reddedilme ile ilişkilidir. Psikolojik olarak ise, kendine zarar verme eylemi, Silas'ın suçluluk duygularını bastırma ve günahlarından arınma çabasıyla ilgili olabilir. **5. Affedilme Arzusu ve Fedakarlık:** Silas'ın işlediği cinayetlerin ardındaki temel motivasyon, günahlarının affedilmesi ve Opus Dei'ye hizmet etmek için fedakarlıkta bulunma isteğidir. Bu, çocukluğundaki travmanın ve suçluluk duygularının bir sonucu olarak ortaya çıkan derin bir arzudur. Silas karakteri, kitap boyunca karmaşık bir iç dünyaya sahip olarak karşımıza çıkıyor. Yapılan analizler, onun davranışlarının altında yatan psikolojik ve sosyal etmenleri anlamamıza yardımcı oluyor.
Da Vinci Şifresi
Da Vinci ŞifresiDan Brown · Altın Kitaplar · 200346,1bin okunma
·
69 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.