Gönderi

Fakir ile Zengin
Meşhur Fârisi şair Sadî, kendisine yardım için başvuran bir fakire şöyle der: "Benim param yoktur. İlmim, irfanım da senin işine yaramaz. Çünkü ilim irfanla peynir ekmek alamazsın. Şurada bir zengin yaşar. Hatırın için ona gideyim, senin için rica edeyim." Zengin kişinin yanına gidip, fakir için yardım ister. Zengin adam, çevresindekilerin servetine itibarıyla mağrur bir eda ile Sadî'ye şöyle bir bakar. Sadî'nin ilgi ve iltifatından uzak kalmış olmanın verdiği hisle kinayeli ve müstehzî şöyle der: "Aman efendim, bu ne hâl? Benim bildiğim, zengin kişi, akıl ve irfan sahibinin kapısını çalar. Nasıl olur da siz, bunca ilminiz, irfanınızla bize başvurursunuz?" Şair içini çeker, sonra şu cevabı verir: "Gayet basit. Akıl ve irfan sahibi, zenginliğin de bazı vazifeleri olduğunu biliyor, vakti gelince ona vazifesini hatırlatıyor. Fakat bazı zenginlerin gözleri, fazilet ve şefkatin nurundan, vicdanları da hayır hasenatın zevkinden mahrum olursa kapısını çalan fakirin kendi hâline şükredip, o zengin sanılan biçareye acıması başlıyor."
·
74 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.