Gönderi

Eylül hüzün ve matem ayıdır
3 senedir kitaplığımda duruyordu bu eser bende bir çok okur gibi cesaret edip okumaya hazır hissetmiyordum kendimi dün sabah 8 de başladım ve 33 saate bitirdim. Bir çok yorumda çok sıkıcı olduğunu görmüştüm bu da beni açıkçası kitaba karşı ön yargı oluşturuyordu ve sürekli erteliyordum. Ama şimdi keşke daha önce okusaydım diyorum. Romanda 3 ana karakter var Suat(kadın) Süreyya(erkek) Ve Necip. (Bol bol spoiler yazdım hatta kısa bir Özet) Suat ve Süreyya bir bağ konağında yaşarken Süreyya’nın çok sıkılıyorum burdan İstanbul’a tanışalım Boğaz’da oturalım demesiyle başlıyor. Suat kocasını mutlu etmek için babasına mektup yazıyor ve dadıyla mu mektubu babasına gönderiyor. Babasından yeterli para gelince ise bu güzel haberi kocasına söylüyor ve Boğaz’da bir yalı kiralıyorlar. (Necip’in Süreyya’nın halasının oğlu) Yalı kiralandık sonra Süreyya da deniz tutkusu başlıyor sürekli bir sandal ile gezmeye çıkıyor bazen Necip ve Suat da eşlik ediyor ama çoğu zaman da kendi dolaşıyor. Suat piyona çaldığı için Necip ona gelirken yeni notalar alıyor ve ona çalmasını istiyor. Suat piyona çaldıktan sonra şemsiye ve eldivenlerini piyanonun üstüne bırakıyor. Necip eldivenlerin kimse görmeden alıyor. Gel zaman git zaman Necip hastalanıyor baya kötü olduğunun haberi geliyor. Suat ve Süreyya onu ziyaret etmek için bağ evine gidiyor. Necip kendini biraz daha toparlamis oluyor. Evdeki kadinlardan biri bir eldivenden bahsediyor Necip beyi o eldiven teselli etti diye bahsediliyor. Suat anliyor ki Necip de kendisini seviyor. Bir kaç zaman daha birbirlerini gözleri ile uzaktan uzağa seviyorlar. Necip Suat’a her şeyi arkada bırakalım kaçalım gidelim dese de Suat kabul etmiyor ve Necip beraber ölmek bile mi yoktu hiç olmazsa diye düşünürken düşündüğü olay yaşanıyor. Konak da yangın çıkıyor ve Suat o sırada içerde oluyor Süreyya ve Necip eve girmek için koşuyor. Necip eve girer girmez tavan çöküyor ve yanarak hayatlarını kaybediyorlar.
·
52 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.