Gönderi

Kapitalizm kendi başına entelektüel ağları yeniden düzenlemek için çok az şey yapmıştır. Reform veya daha doğru bir ifadeyle Reform ve Karşı Reformda doruğa ulaşan kilise politikası üzerinde mücadele, dış bir koşul olarak daha çok önem taşır. Her türlü yansıtma argümanından uzak duralım. Bilim, Protestanlığın ruhunu da, Katolikliğin ruhunu da yansıtmaz ve yorgun düşmüş sekülerizmi de yansıtmaz. Weber ve Merton’ın bilindik argümanları, ağırlıklı olarak ağların yeniden düzenlenmesindeki çok geç bir epizoda, İngiliz Görünmez Kolejinin Püriten Devrimle çakışmasına dayanır; ağın Katolik tarafı daha eskidir ve birçok bakımdan daha merkezidir. En önemlisi de geç ortaçağ kilisesi yüzyıllardır parçalara ayrılmaktadır. Papalığın Hıristiyan Avrupa üzerinde teokratik iktidar girişimi, 1200’lerin ortasında zirveye ulaşmıştır; sonrasında başta Fransa ve İspanya olmak üzere güçlenen ulusal devletler, papalığı kendi ulusal güçlerinin aracı haline getirmek için mücadele etmiştir; diğer devletler de gittikçe ulusal olarak örgütlenen kiliselere yönelerek buna karşılık vermiştir. 1400’lerin başında Cusanus’un öne çıktığı konsey hareketi, kilisenin merkeziliğinin ortadan kaldırılması ve demokratikleştirilmesine yönelik birçok örgütlü girişimden biridir. Reform, politik ve dinsel güç üzerinde uzun bir çatışmalar ve yeniden yapılanmalar dizisinin yalnızca göz alıcı bir epizodudur.
Sayfa 658Kitabı okudu
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.