Gönderi

Bazı hikâyeler bir birine çok benzer, ama bizim coğrafya da bambaşkadır Aşk hikayeleri .kavuşmalar ayrılıklar, Bunun en büyük örneği de Mem u Zin 'dir halen günümüzde bu iki ismi bilmeyen bir sürü insan olmasına rağmen. Dilden dile dolaşan ve kitap haline gelmiş en büyük aşk hikayesidir diye bilirim . Ne diyorduk bizim coğrafya da aşk bel altında değil de göz göze gelince utanan o iki insan arasındaki muazzam bakıştır. Belki aylarca bir araya gelmeyip o mahalleden geçince görür sevdiği o kişiyi. Tabi buna gizli saklı buluşmalar da dahil . Görürse birileri sonucu belidir, böyle baskı altında büyümüş kadınlarımız var bizim . Şimdi belki beni eleştirisiniz, ama sırf o baskı altında olan kadınlarımız ailesine bir şeyler söyleyemediği için, içinden çıkmayacağı yanlışlar yapmıştır. Ve bunu tek başına kaldıramadığı için de intihar etmiş canına kıymıştır. Evet bizim toplumumuzda kadın her zaman ikinci plandadır. Bu bir gerçek o yüzdendir ki . Tam anlamıyla tanımadığı birinden bir sevgi sözcüğü duyunca ona kanarak güvenir yara alır yaralanır. Yara almış bir kadın kendinden vazgeçer . Sevdiği adamın onunla evlenemeyeği durumu olmadığı için bir ömür sevmeyeceği bir adamın koynunda kendinden nefret ederek yaşar sırf ailesi mutlu olsun sırf mahalle baskısı altında olmamak için sırf buna mecbur kaldığı için kaderine razı gelir. Coğrafya kaderidir, bu coğrafyada kadın olmak kederdir.
·
77 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.